Hayatımızdaki pek çok olayı kontrol edebiliriz fakat bir çoğu da bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir. Değişmeyen tek şey başımıza ne gelirse gelsin yaşanacak tüm iyi ve kötü olaylarda başrolün bize ait olmasıdır. Hayatınızı çoğu zaman aksiyon, macera, dram dolu bir filme benzetebilirsiniz. Yaşadığınız olayların psikolojiniz üzerinde bıraktığı etkiler sebebiyle bu şekilde hissetmeniz oldukça normaldir.
Şöyle bir düşünün; hayatınızda kontrol altına alabildiğiniz neler var? Geleceğinizi belirlemeye sebep olan olaylar zincirinden kaç tanesi sizin kontrolünüz sayesinde gerçekleşiyor? Bir işi bırakmaya karar verdikten 5 saniye, 5 dakika ve 5 yıl sonrasını kontrolünüz altında tutabiliyor musunuz? Bu sorulara dürüst bir şekilde “evet” cevabı verebilmek oldukça zordur. İşte tam da bu noktada karşımıza “Stoa Felsefesi” çıkar. Bu felsefe basit bir zihin hilesiyle tüm hayatınızı değiştirebilir.
Başınıza gelen pek çok olayı kontrol altına alamıyor olsanız da onları kontrol altında tutuyormuş hissini size veren felsefeye “Stoa Felsefesi” denir. Helenist felsefenin akımlarından biri olan Stoa, psikolojik açıdan olayları kontrol altında tutma hissini sizlere verir. Bu felsefenin en ünlü isimlerinden biri Epiktetos olarak yer alır. Epiktetos bu felsefeyle ilgili olarak insanın kontrolünde gerçekleşen olayların çok kısıtlı olduğunu fakat bu durumu bir paradoks haline getirmenin de mümkün olduğunu söylemektedir.
Başka bir deyimle, zihninize olayı kontrol altında tuttuğunuza inandıracağınız sinyaller göndermeniz, bir süre sonra o sinyallerin zihninizde gerçek olarak algılanmasına sebep olur. Bu sayede birey, gerçekleşen tüm olayların kontrolünün altında olduğuna inanır. Geleceği yönetebileceğine ve gelecekte yaşayacağı her türlü olayı kendi istek ve iradesiyle gerçekleştireceğini benimser. İyi ya da kötü yaşanacak tüm olaylar kişiye bağlı olur. Bu durumda önemli ve temel nokta bakış açısıdır. Farklı bakış açılarına sahip olmak, pozitif ya da negatif olmayı etkiler.
Bu felsefeyle ilgili olarak York Şehir Üniversitesi’nde dersler de verilmektedir. York Şehir Üniversitesi’nde bu dersleri veren Felsefe Bilimi Profesörü Massimo Pigliucci olarak yer alır. Kendisi TED gibi dünya çapında bilinen bir programa dahil olmuş ve burada da konuşma gerçekleştirmiştir. Yapmış olduğu konuşmada Stoa felsefesinin insan hayatında bir kez de olsa denenmesi gerektiği üzerinedir. Pigliucci bu konuşmasında olayları baş kahraman rolünde algılamamak gerektiğini yalnızca bir seyirci rolünde olmak gerektiğini söylemektedir. Bu sayede insan beyni her türlü iyi ve kötü olaydan kendisini arınmış şekilde hissetmekte ve olayları tarafsız bir şekilde yorumlayabilmektedir.
Bu yaklaşımın insanlarda öfke ve sinir kontrolündeki başarısını arttırdığını da belirten Pigluicci özellikle yoğun tempo iş hayatına sahip olan ya da ticaret alanındaki meslek gruplarında çalışan bireylerin bu felsefeyi benimsemesini önermektedir. Bu felsefe psikolojik açıdan beynin rahatlamasını sağladığı için depresyon teşhisi konan kişilerde de başarılı bir uygulama olarak yer almaktadır. Çünkü bireylerin yalnızlık hissetmesini engellemektedir.