Hayatın büyük bir kısmı çalışarak geçmektedir. Bu süreç içerisinde mutlu olsanız da olmasanız da “zorunda” kalarak gitmeniz gereken bir iş yeriniz ya da ofisiniz vardır. Çalışma hayatında hiçbir zaman yüzde 100 mutlu olma kavramı yoktur. Mutlaka gün içerisinde pek çok sorun ve engel karşınıza çıkacak, dolayısıyla mutluluğunuzu yarıda kesecektir.
Mutluluk ve zorundalık kelimesi iş dünyası için ikiz kardeş olarak sayılabilir. Zorundalık duyarak geldiğiniz iş yerinde mutlu olabilirsiniz fakat mutlu olduğunuz işlerinizi gerçekleştirirken zorundalık duymazsınız. Lakin belli bir zaman zarfından sonra mutlu olduğunuz işler size yetersiz gelir ve bir zorundalık haline dönüşür. Hal böyle olunca işlerinize farklı bir bakış açısıyla bakmanız gerekebilir.
İş Hayatında Mutluluk Algısı
Filozof Alan Watts tarafından geliştirilen bu bakış açısı, mutlu olmak için işinizi oyuna dönüştürmeyi kapsıyor. Watts’a göre tüm kültürler içerisinde iş ve oyun arasında keskin ayrımlar bulunuyor. Yeterince para kazanmak için insanın çalışması gerekir ve bu bir zorunluluktur. Para kazandığınız zaman ise kendinize ayırabileceğiniz bir zaman yaratabilirsiniz. Fakat bu zaman, oyun ya da eğlenceden oldukça farklıdır.
Örneğin bir otobüs şoförünü hayal edin. Otobüs şoförleri denilince akla ilk olarak yorgun ve bitkin bir görünüme sahip olan insanlar gelir. Otobüs şoförleri gün içerisinde tüm trafik kurallarına uygun hareket etmelidir. Trafiğin akışını, polisleri, otobüse binen ve inen insanları… Binen yolculardan para almalı ve para vermelidirler. Tüm bunları gün içerisinde devamlı olarak yapmak, zihin yorgunluğu yaratır. Eğer bu otobüs şoförü yaptığı mesleği “iş” olarak düşünürse, sonucunda kısa bir süre sonra istifa edecektir.
Fakat şoförün bakış açısını değiştirmek gerekirse, karmaşık trafiği bir anda oyun gibi görmeye başlarsa, işler değişecektir. Düzenli olunması ve trafikte ilerlemeyi sağlaması adına bir oyun! Şoförün hissettiği duygular değişecektir. Kendisini daha enerjik, heyecanlı ve mutlu hissetmeye başlayacaktır. Tüm trafik engellerini atlattığında ise kendisini zafer elde etmiş biri olarak görecektir. Yani gün sonunda yorgun hissetmek yerine, enerjik ruh hali devam edecektir.
Mutluluğun Kapısını Aralamak Basit
İş hayatındaki stresi ve yoğun baskıyı üzerinizden atmanın yolu aslında oldukça basittir. Her şeyi oyun olarak ele almaya başlarsanız, bir saniye sonra mutluluğun kapısını aralamış olursunuz. Şöyle düşünün, her gün ofise girmek adına çıktığınız 32 adet merdiven basamağı varsa, ikişer ikişer merdiven basamaklarını kaç saniyede atlayabileceğinizi bir oyun haline getirirseniz, ofisin kapısından içeri güler yüzle girersiniz.
Kimi zaman zihni gerçek olgulardan uzaklaştırmak, zihindeki yorgunluğu atmak adına en etkili yoldur. Gerçek olgular, genel olarak geçmiş ve gelecek üzerine kuruludur ve beklentiler içerisine girmek, bu beklentilerin altında kalmak insanın yıpranmasına sebep olur. İş dünyasında fazla beklenti içerisinde olmak da hem şirketi hem de çalışanı yıpratan durumlardan biridir. Bu nedenle yalnızca “şu an” denilen zamana odaklanmak gerekir bazen. Bu odak, kızgın olsanız bile unutmanızı, kırgın olsanız bile motivasyonunuzu kaybetmemenizi sağlar. Bir dakika önce üzgündünüz, fakat üzüntünüz geçti. Artık çalışmaya devam edebilirsiniz.
Sonuç itibari ile iş hayatındaki pek çok düşünce ve bakış açısını değiştirecek olan bu yöntem, hayattaki her şeyi bir oyun olarak görmenizi sağlarken, girişimci ruhunuzu da ortaya koyan eylemlerden biri olacaktır. Eğlenmek ve mutlu olmak, iş yerindeki performansınızın iki katına çıkmasını sağlayacaktır. Bunu bir tek işiniz açısından düşünmemeli, hayatın bir oyun olduğunu kendinize hatırlatırsanız, çokça eğlenmeniz gerektiğinin bilincine de varırsınız.