Yoğun iş temposu olarak adlandırılan ve pek çok ülkeye göre “adil olmayan” bir sistemle personel çalıştırılan ülkelerden biri olduğumuzu biliyor muydunuz? Yurt dışındaki çalışma saatlerine bir göz atmak gerekirse, haftalık olarak Fransa 35 saatlik çalışma süresi ile en az çalışma saatine sahip olan ülkelerden biri olarak yer alıyor. Fransa’yı 38 saat ile Almanya takip ediyor ve sırasıyla 40 saat çalışma saatine sahip olan ülkeler arasında Çin, İtalya, ABD, Meksika, Çek Cumhuriyeti, Japonya izliyor.
Türkiye’deki çalışma saati ise 45 saatten başlıyor. Kimi sektörlerde bu durum 50 saat ve üzerine çıkabiliyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki insanlar ortalama olarak haftada 48 saatini iş yaşamlarına ayırıyor. Peki yoğun bir iş temposu halinde çalışmamıza yani haftanın 5 günü 8 saat ofiste bulunmamıza sebep olan hikaye nereden geliyor?
Her Şeyin Başlangıcı Sanayi Devrimi
Sanayi Devrimi ile birlikte şirketler ve fabrikalar, üretim alanında aldıkları yüksek verimi düşürmemek ve daha fazla kar elde etmek için Güneş’in doğuşundan batışına kadar fabrikalarını ve şirketlerini çalışır halde tutma ihtiyacı hissettir. Dolayısıyla o dönemin ilk yıllarındaki tüm fabrika ve şirketler bu zaman dilimi içerisinde faaliyet göstermekteydi. İşçilerin saatlik ücretleri oldukça düşüktü. Uzun çalışma saatleri içerisinde iş gücüne dahil olmak zorunda kalıyor ve bu düzene uyum sağlamazlarsa işten çıkarılıyorlardı.
Sanayi Devrimi’nin ilk yıllarında pek çok işçi haftanın 6 günü, günde 10 ile 18 saat arasında gerçekleşen bir çalışma düzenine sahipti. İşçilerin bu şekilde çalışması, 19. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Günde 8 saat çalışma fikrini ilk olarak ortaya İngiliz iş insanı Robert Owen sundu. Owen, çalışma saatleri içerisinde günün üç eşit parçaya bölünmesini önermekteydi. Bu parçalar, “8 saat çalışma, 8 saat eğlence ve 8 saat dinlenme” şeklindeydi. Bu şekilde eşit parçalara bölünmüş olan zaman dilimi işçilerin daha verimli bir çalışmaya sahip olmasını da sağlayacaktı.
Kadınlar ve Çocuklar 10 Saat Çalışıyordu
Robert Owen tarafından sunulan bu fikir, pek çok fabrika ve işletme sahibi tarafından hoş karşılanmamıştı. Fakat Owen tarafından öne sürülen fikir sonrasında pek çok işçi ayaklanması meydana geldi. 1847 yılında gerçekleşen eylemler sonucunda kadınlar ve çocuklar için haftanın 6 günü 10 saatlik bir çalışma düzeni oluşturuldu. Bu durum 1 Mayıs 1886 tarihine kadar devam etti.
1 Mayıs 1886 günü, Owen tarafından öne sürülen günü eşit parçalara bölme fikri, hayata geçirilmeye karar verildi. Bu kararın alınmasını işçi sendikaları sağladı. Fakat hükümet, fabrika ve işletme sahipleri sendika tarafından alınan bu kararı uygulamak istemedi ve uygulamadı…
1886 yılındaki İşçi Bayramı’nda 350 bin işçi tarafından kabul edilen bu karar sonucunda protestolar yapıldı. İşçilerin ayaklanması, fabrika ve işletme sahiplerinin karını düşürmekte ve verimliliğini azaltmaktaydı. Sekiz saatlik çalışma sistemine geçiş yapan ilk işletmelerden biri 1914 yılında Ford Motor Company oldu. İlk başlarda rakipleri tarafından küçümsenen Ford Motor Company, bu çalışma sistemine geçiş yaptıktan sonra rakiplerine üretim ve kar bakımından ciddi bir fark attı. Bu durum üzerine pek çok fabrika ve işletme Ford Motor Company tarafından elde edilen bu karı ve üretim oranını elde etmek istediği için sekiz saatlik mesaiyi bir düzen haline getirdi. Giderek yaygınlaşan mesai sistemi, 1937 yılında ABD hükümeti tarafından da yasalaştırıldı.
Çalışma Günlerinin Azaltılması
Çalışma günü sayısının azaltılmasında da ilk adımı atan Ford Motor Company oldu. 25 Eylül 1926 yılında çalışma günlerini 5’e düşüren şirket, işçilerin haftada 40 saat çalışarak daha fazla verim elde ettiğini tespit etti ve bu düzeni uygulamaya başladı. Uygulanan bu düzen pek çok olumsuz eleştiri aldı. Şirket sahiplerinden bazıları, işçilerin aşırı alkol tüketimine giderek işletmeyi zarara uğratacağını bile dile getirmişti fakat söylenen hiçbir olumsuz yorum gerçekleşmedi. Aksine Ford şirketi, dönemin en iyi otomobillerini üretmeye başladı.
İşçiler çalışma ortamları içerisinde daha huzurlu ve mutlu olunca, şirketin üretimi ve satışları beklenmedik oranda artış gösterdi. Çalışma saatlerinden ve ücretinden memnun olmayan pek çok çalışan (ki bu çalışanlar dünya çapından gelmekteydi), Ford şirketine gelerek iş başvurusunda bulundu. Tüm bu olayların üzerine Edsel Ford (Henry Ford’un oğlu) New York Times’ta açıklama yaptı. Edsel:
“Her insanın dinlenmek ve eğlenmek için haftada bir günden fazlasına ihtiyacı vardır. Ford şirketi tüm çalışanları için ideal bir aile yaşamının gerekli olduğunu düşünmektedir. Biz, bir insanın mutlu bir yaşam sürmesi için ailesiyle bolca vakit geçirmesi gerektiğine inanıyoruz.”
ifadelerini kullandı. Bu sayede, haftada 5 gün 8 saat çalışma süresi dünya çapındaki bir iş sistemi haline gelmiş oldu…