Çoğu çalışanın yaşamış olduğu Pazartesi Sendromu, kimi kişilerde baş ağrısı yapan kimi bireylerde ise halsizlik, mide bulantısı, keyifsiz ve huzursuz olma gibi problemleri ortaya çıkaran bir durum olarak yer almaktadır. Psikolojik açıdan çalışanların verim ve motivasyonunu düşüren bu sendrom için pek çok rivayet ortaya atılmaktadır. Doğru bilinen yanlışları bir kenara bırakarak, Pazartesi Sendromu hakkında gerçeklerin bilinmesi önemlidir.
Özellikle beyaz yakalı çalışanların yaşamış olduğu bu sendrom bir tek Türkiye’de yaşanmamaktadır. Tüm dünyada bu sendrom yaşanmaktadır. Adına her ne kadar “Pazartesi Sendromu” dense de ve sosyal medya üzerinden pek çok şekilde mizahi olarak karşılansa da ciddi bir psikolojik etkidir. Pazar gününden başlayan ve Salı gününe kadar devam edebilen bu etki, çalışanların tüm verim ve performansını düşürmektedir.
Çalışanların bu sendromu yaşarken bazı noktalara dikkat etmesi gerekir. Bu noktalara dikkat edilirse sendrom daha sorunsuz bir şekilde atlatılabilmektedir. Öncelikle çalışanların sendromun neden kaynaklandığını belirlemesi gerekir. İş ortamındaki çalışma arkadaşlarından huzursuzluk duyulabilir ya da gerçekten istenilen bir iş pozisyonunda ya da iş hayatında olunmayabilir. Tüm bu sebepler sendromun ortaya çıkmasına ve iş yerinize ayaklarınızı geri geri götürerek gitmenize neden olabilir.
Sorunun temel kaynağını bulduktan sonra bu kaynağın değişmesini sağlamalısınız. Değişime hazır olmalısınız. Sendromunuz iş ortamınızdan kaynaklanıyorsa, ortamınızı güzelleştirecek objeleri çalışma masanızın üzerine koyabilirsiniz ya da sorun işinizden memnun olmamanızla alakalıysa bu durumu ya iş vereninizle konuşmalı ya da yeni bir iş yeri arayışına başlamalısınız. Verimsiz saatler geçirip iş hayatınızda mutsuz olmak yerine, kendinizi huzurlu ve mutlu hissedebileceğiniz bir iş yerine yönelmelisiniz.
Bu sendromu bir fırsata çevirebileceğinizi unutmamalısınız. Yaşadığınız tüm mide bulantıları, baş ağrıları ya da duygularınızın ve düşüncelerinizin dalgın oluşu, maddi ve manevi yönden kayıp yaşamanıza sebep olabilir. Bu tip durumlarda en iyi tavsiye, yaşanılan sendromu hem keyifli bir hale dönüştürmek hem de bir fırsat haline getirebilmektir. Yaşanılan stres ve sıkıntı yerine bakış açınızı değiştirmeniz, sendromu daha kolay atlatmanızı sağlayacaktır.
Yaşamış olduğunuz bunalımı tek başınıza atlatabileceğinizi düşünmüyorsanız, psikolojik destek almayı tercih edebilirsiniz. Bu sendromun üstesinden gelebilmek kimi zaman tek başınıza başarabileceğiniz bir durum olmayabilir. Bu gibi durumlarda bir koç, mentor, eğitmen ya da psikolog desteği almanız en iyi çözüm yolu olacaktır. Bazı kişiler bunalım esnasında sürekli olarak negatif düşünceye kapılır ve bu düşünceleri kendilerinden uzaklaştıramazlar. Eğer sizlerde negatif düşünce altındaysanız mutlaka destek almaya özen göstermelisiniz.
Geçmek bilmeyen bir sendromunuz varsa kendinizi bedensel ve zihinsel alanda rahatlatabileceğiniz aktiviteler içerisine dahil etmelisiniz. Bedensel ve zihinsel egzersizler, manevi açıdan rahatlamanızı sağlayacaktır. Aynı zamanda yaşadığınız stresi ve baskıyı da unutmanıza yardımcı olacaktır. Uzun yürüyüşler yapmak, farklı filmler ve diziler seyretmek veya yoga yapmak… Deneyebileceğiniz her yol, sendromu sorunsuz bir şekilde atlatmanızı sağlayacaktır.