Gün içerisinde pek çok farklı duyguyu hissediyor ve yaşıyoruz. Peki ilk uyandığınızda ne hissediyorsunuz? Geceleri yastığınıza başınızı koyduğunuzda ya geçmişteki hatalarınızla yüzleşiyorsunuz ya da yarının planını yapıyorsunuz değil mi? Yalnız değilsiniz… Dünya üzerindeki her insan, sizinle aynı şeyleri yaşıyor yorgunluktan uyuya kalmıyorsanız.
Belli bir sistem içerisinde hayatlarımızı yaşıyoruz. Bu sistem, bir kaos içerisinde yürütülüyor. Sürekli olarak karşımıza bazı problemler geliyor ve bizler bu problemler ile mücadele ederek ömrümüzü tamamlıyoruz. İş hayatı, sosyal yaşam, ev içerisindeki gündelik yaşantı ve daha nice yaşam alanı içerisinde deneyim elde ederek geçiyor ömrümüz. Her gün mutlaka, yeni bir problem ile yüzleşirken pek çok tecrübe kazanmış oluyoruz. Peki bu tecrübeleri kazanırken korkularımızla ne kadar yüzleşiyoruz?
Korku ve Cesaret
Birbirine zıt olan iki kavramı tanımamız gerekiyor: korku ve cesaret. Bu kavramlar, hayatımızın yarısını kapsıyor. Bebekken yürümekten, düşmekten, yeni bir şeyi keşfetmekten asla korkmayan bizler, büyüdükçe korkularımızın esiri olabiliyoruz. Çünkü büyümek, korkularımızla mücadele etmeyi de beraberinde getiriyor. Korkunun karşısında duran en güçlü özelliğimiz ne biliyor musunuz? Cesaret! Hayatta cesaret sahibi olan insanlar daima dimdik ayakta kalır. Çünkü bu kişiler, korkusuzdur. Kaybedecekleri bir şey olmayacağını düşünürler. Pozitif bir bakış açıları vardır ve denemekten kaçınmazlar. Eninde sonunda bir gün öleceklerini bilirler. Bu durumla yüzleşmek, cesur olmak, hayatı yaşamayı da beraberinde getirir. Siz ne kadar hayatı yaşıyorsunuz?
Hayatımızda herhangi bir şey yolunda gitmediği zaman fazlasıyla öfkeleniyor, sinirleniyor ve bir noktada patlama yaşıyoruz. Ne yazık ki bu kaos sistemi içerisinde birbirimize karşı tahammül seviyemizin de kaldığı söylenemez. Örneğin, iş yerinde yanlış bir kelime kullandığınız ya da raporunuzda yanlış veri analiz ettiğiniz için hangi hakaretleri işitiyorsunuz? Evde yerleri süpürürken anneniz tarafından kaç defa azarlanıyorsunuz? Tüm bunlar, bizleri daha korkak biri haline getiriyor ve artık hata yapmayacağımız bile var ise korktuğumuz için yapıyoruz.
Yanlışı Bilerek Hareket Etmek
Kimi zaman yanlış olduğunuzu düşündüğünüz şeyi bile yapmanız gerekir. Yapmalısınız ki öğrenmelisiniz. Yapmalısınız ki bilinçli bir şekilde onun “yanlış” olduğunu fark etmelisiniz. Gittiğiniz yol yanlış olsa bile bu yola gitmeye cesaret etmek önemlidir. En büyük korkular, yanlış yolların arkasında gizlidir. En büyük başarılar da en riskli olana cesaret etmekte… İçinizdeki tüm korkulardan ne zaman arınırsanız, hayatın da size göre hareket ettiğini fark edersiniz. İçinize bir huzur ve rahatlama gelir, korkmadığınız için.
Her zaman işlerin yolunda gitmeyeceğini, bu kaos sistemi içerisinde hata yapabileceğinizi, insanlar tarafından yolunuza taş konulabileceğini bilmelisiniz. Tüm bunlara karşı da bir korkak gibi hareket etmemelisiniz. Büyük bir dalga ile karşı karşıya olan tekneyi hayal edin. Tek kurtulma payı, son sürat ile dalganın üzerine doğru hareket etmektir. Ya alabora olacaktır ya da dalgayı atlatacaktır. Her teknenin kaptanı, bunu bilir. Bu aynı zamanda tek kurtulma payıdır. Dalgayı arkanıza alırsanız, yok olursunuz. Bu hayatın kaptanı sizseniz neden dalgaların üzerine gitmiyorsunuz? Doğrulun ve dalgalara karşı mücadele edin. Hayat daima cesur olanların yanındadır, unutmayın!