Kendinizle baş başa kaldığınız zamanlarda ne düşünüyorsunuz? Özellikle ben, hayatımın hangi noktada olduğunu, nereye doğru yöneldiğimi ve hayatımın anlamını düşünüyorum. Kendime her gece başımı yastığa koyduğumda şunu soruyorum; “Ben ne yapıyorum? Benim anlamım ne? Hayatımın anlamı ne?”
Bazı geceler hiçbir anlam bulamazken bazı geceler bu zamana kadar yaptıklarımı düşünerek kendimle gurur duyuyorum. Anlam bulamadığım gecelerin sabahı hüzünlü oluyor. Eminim bu durum bir tek benim başıma gelmiyor. Benim gibi sizler de düşünüyorsunuz…
Kafanızın içerisinden geçen binlerce düşünceye gün içerisinde ne kadar hakim olabiliyorsunuz? Kimi insanlar kafalarında binlerce düşünce geçerek mutlu olurlar. Bazı kişiler de tamamen rahat bir kafa ister. Lakin Japonlar meşgul olmayan bir beynin yeterince işlediğini düşünmüyor. Bu noktada da karşımıza Japon felsefesi “İkigai” çıkıyor. Peki nedir bu İkigai Felsefesi?
Hep Meşgul Olmanın Felsefesi
Kaba bir tabir ile ifade etmek gerekirse İkigai Felsefesi, hayatınızın her noktasında kafanızın içinin meşgul olmasını ve bu meşguliyetten ötürü mutlu olmayı gösteriyor. Bu meşgul olma durumunu iş hayatıyla karıştırmamak gerekiyor. Her gün düzenli olarak egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmeye çalışmak, huzurlu yaşamanın sırrını çözmeye gayret etmek ve diğer çeşitli pek çok aktivite bu durumun içerisinde yer alıyor. Fakat tüm bunları yaparken tek bir farkı göz önünde bulundurmanız gerekiyor o da ekip çalışması!
Kendi alanınızda ne kadar meşgul olursanız olun bu felsefenin temelinde ve mutluluğun sırrı ekip çalışmasından geçiyor. Eğer hayatınızda bir sistem oturtacaksanız bunu takım çalışmasıyla yapmanız gerekiyor. Dostluklarınızı güçlendirmeli, dengeli ve sağlıklı bir yaşam ve beslenmeye kavuşmalı, düzenli egzersiz yapmalısınız. Bu süreçte sizler için önemli olan özel günleri de kutlamayı ihmal etmemelisiniz. Çünkü insanın özündeki İkigai, her yeni günü kutlamaktır. Yani her yeni günü sevmekten geçmektedir.
Eğer her sabah yatağınızdan mutlu ayrılmak istiyorsanız önce içinizdeki, o en derinlerinizdeki İkigai’yi bulmalısınız. Bu arayış ciddi anlamda sabır, cesaret ve güç istemektedir. Beraberinde ise tatminkar olmayı, mutluluğu ve anlamı getirecektir. Her sabah yatağınızdan ayrılırken hayatınızdan ne kadar tatmin olduğunuzu, ne kadar mutlu olduğunuzu ve hayatınızın bir anlamı olduğunu düşünürken kendinizi bulmak istemez misiniz? Kendi İkigai’mi düşünürken şöyle bir sonuca vardım; eğer beni her sabah tatmin edecek, mutlu yapacak ve hayatıma bir anlam katacak şey varsa o da yazmak… Beni güçlü kılan şey bu! Cesaret veren, kendime bir düzen kurmamı sağlayan şey, yazmak. Sayfalarca, satırlarca yazmak! Sürekli olarak meşgul olmamı sağlayan ve beni günden güne çalışmaya, çabalamaya iten şeyin bu olduğunu düşünür müydüm derseniz cevabım hayır olacaktır.
Sizinkini nasıl bulacağınızı düşünüyorsanız, önceliğiniz konfor alanınızı terk etmek olmalıdır. Rahat bir yaşam sürmenin hayalini kuruyorsanız, bu hayalden de vazgeçmelisiniz. Eğer kendinizi rahat hissediyorsanız bilin ki aslında hiçbir şey yapmıyorsunuz. Herhangi bir ilerleme kaydetmiyorsunuz. Gelişiminizi tamamladığınızı düşünüyorsunuz ve içten içe kendinizi bir şeylere erişmiş, uzman olarak görüyorsunuz. Fakat aslında hiçbir şeysiniz. Konfor alanınızdayken bir hiç olarak kalmaya devam etmek, zamanla mutsuz olmanızı sağlayacak şeydir. Herkes ilerlerken olduğunuz yerde durmak, pembe hayallerinizi kara bulutlarla süsleyecektir. İsterseniz deneyin ve görün bunu. Konfor alanınızı bozmayın. Bir süre sonra nasıl olsa kendiliğinden bozulacaktır…