Gün içerisinde elbette yemek yemeye, su içmeye, uyumaya, eğlenmeye, konuşmaya vb. aktivitelere ihtiyaç duyuyoruz. Bu alanda ihtiyaçlarımızı gidermek için çeşitli eylemlerde bulunuyoruz. Fiziksel olarak kendimizi beslediğimiz kadar ruhsal olarak da besliyor muyuz? Beslenme alışkanlıklarımızın içerisine ruh ve beden sağlığımızı ekliyor muyuz? Ruh ve beden sağlığımızı doyurmadan tam olarak mutlu ve huzurlu olmamız mümkün müdür? Fiziksel olarak iyi olmak, mutlu olmayı gösterir mi?
Mutluluğun altın kuralı olarak fiziksel ve ruhsal anlamda bireyin kendisini iyi hissetmesi gerektiği söylenir. Peki bir insan ruhsal olarak iyi olabilmek için ne yapmalıdır? Öncelikle kendine sahip çıkmalıdır. Yani, duyguları ve kararları arasında otokontrol merkezini etkin bir şekilde kullanabilmelidir.
Otokontrol Nedir?
Sosyal çevremizin sürekli olarak değişim gösterdiği bilincinde olmamız gerekir. Yaşadığımız olaylar karşısında değişime tepki vermemiz ve bu değişimi kabul etme sürecimiz tamamen bize bağlıdır. Süreci ne kadar çok hızlı bir şekilde tamamlarsak, sorunlarımızı da aynı hız oranında çözebiliriz. Bu bağlamda da ortaya otokontrol kavramı çıkmaktadır.
Otokontrol mekanizması yaşadığımız herhangi bir olay karşısında kendimize “Sağlıklı ve olgun bir şekilde şu an nasıl davranmalıyım? Nasıl cevap vermeliyim? Nasıl hareket etmeliyim?” sorusuna vereceğimiz cevaptır. İçsel sesimizi ve düşüncelerimizi kontrol etmektir.
İçsel sesimiz ile konuşmak toplumsal açıdan psikolojik bir sorun olarak algılanabilmektedir. Aslında bu durum tam aksi bir şekilde, kendine güvenen, kendini seven ve hayata, çevresindeki kişilere ve kendisine sahiplik benimseyen insanların özelliğidir. Eğer bir insan kendine değer veriyor, saygı duyuyor ve seviyor ise kendi iç sesi ile mutlaka diyalog içerisindedir. Bu diyaloğun kesilmesi, kişiliğin zarar görmesi anlamına gelir ve bir noktadan sonra da insan hem bedenen hem de ruhen büyük bir sessizliğin içerisinde boğulur.
Otokontrol Neden Önemli?
Otokontrol mekanizması, kişiliğimiz içerisindeki liderlik kavramını besleyen en önemli özelliklerden biridir. Bu mekanizmayı geliştirmek, yönetme güdüsünün olumlu bir şekilde güçlenmesini sağlayacaktır. Dolayısı ile irade sahibi olmak ya da iradesiz kalmak tamamen otokontrol mekanizmasının gücü ile ilgili olmaktadır.
İnsanlar yaşadıkları olaylar karşısında aldıkları kararları uygulamakta zorlanıyor ya da karar alamıyor ise otokontrol mekanizmasında problem yaşıyor demektir. Büyük fırtınalar öncesinde güçlü bir otokontrole sahip olmak, fırtınaların üstesinden kolayca gelinmesini sağlayacaktır. Çünkü fırtına sırasında insanın ne yapacağını bilmesi (kendisini bilmesi), gelecek fırtınalarda bilinçli olmasını ve strateji geliştirmesini sağlayacaktır.
Otokontrol sağlanmadığı takdirde hayatı umursamama, sosyal çevreden uzak kalma, iradesizlik, depresyon, kendini suçlama, sorumluluk almaktan çekinme, kendini beğenmeme, özgüven eksikliği, anksiyete, sürekli olarak kaygı ve endişe duymak, her konuda kararsız kalmak gibi problemler görülmektedir. Bu problemler ile mücadele etmek istemiyorsanız, kendinizi tanımaya vakit ayırmalısınız. Belli sınırlarınız olmalı, belli çizgileriniz yer almalıdır. “Evet” dediğiniz noktaları bildiğiniz kadar “Hayır” dediğiniz alanlarınızın da farkına varmalısınız. Çünkü otokontrol demek, hayır demenin farkında olmak demektir.