Çoğu zaman ruhumuzun özgür olmadığından hep bir şeylere takılı olmaktan şikayetçi oluruz. Ancak burada fark edemediğimiz çok ince bir çizgi var. Bu yazımızda dikkatleri tam da bu noktaya çekmek istiyoruz. ‘Affedin ve Özgürleşin’ sloganının aslında nasıl da derinden bir anlam içerdiğini birazdan hep beraber anlayacağız. Başkalarına verdiğimizi sandığımız cezayı da en çok kendimize vermiş olduğumuzu anladığımızda hayatımız değişecek.
Affedilemeyenler Beyninizde Birer Kilit Olarak Kalır, Affedin!
Bugüne kadar affetmediğiniz her şey beyninizin kara delikleri olarak kalmaktadır. Çoğu zaman belki farkında değilsinizdir, unuttuğunuzu sanırsınız. Belki sadece zaman zaman aklınıza gelir ve gider. (Gider mi?) Maalesef ki gitmiyorlar. Biz unuttuğumuzu sansak bile beynimizin içerisinde zapt ettikleri alan ile hayatımıza yön vermeye devam ediyorlar. Acı tecrübeler ve deneyimler, inilmekten kaçma eylemi gibi istem dışı otomatik davranış şekilleri olarak bizi etkilemeye devam ediyorlar.
Beyninizde yer alan bu affedilmeyen tüm olaylar ve kişiler kilit görevi görüyor. Peki bu neyin kilidi? Önümüze çıkabilecek fırsatları kilitliyorlar. Hangimiz önümüze çıkacak olan fırsatları daha değerlendiremeden ve görmeden önümüzden akıp gitmesini isteriz ki? Elbette ki hiçbirimiz. O zaman yapmamız gereken şey kendimiz için, bize zarar veren her kimse ve yaşadığımız her ne olaysa teker teker affetmek. Affedin ve özgürleşin!
Başkalarına Olan Kızgınlıklarınız Önünüzü Kesmesin
Diyelim ki bir kişiye çok ama çok öfkelendik. O kişi bizim canımızı yaktı ve bunun bir karşılığı olmalı diye düşünüyoruz. Sizce vereceğimiz en iyi ceza onu affetmemek olabilir mi? Eğer böyle düşünüyorsanız verdiğiniz ceza karşınıza değil kendinize verilmiş bir ceza olacaktır.
Affedin kelimesinden kastımız o kişi ile diyaloğu sürdürmek, bizi bir kez daha incitmesi için ona fırsat sunmak anlamına gelmiyor. Bu noktayı iyi kavramak gerekiyor. O kişi olan iletişimimize mesafe koyabilir, aynı veya benzer zararların tarafımıza ulaşmaması için çaba gösterebiliriz. Bu, bilinçli bir insanın elbette ki yapması gereken bir eylemdir. Ancak kin tutmak, içinde öfkeyi barındırmak ve o duyguyu fark etmeksizin ölümsüzleştirmek demek hayatımızdaki diğer fırsatlara kendimizi kilitlememiz anlamına gelmektedir. İçinde acı, öfke, kin ve intikam duygularının baskın olduğu kişiler tekrar aynı acı deneyimleri yaşamamak için önüne çıkabilecek olan güzel fırsatları da görmezler. Bunu beyin istem dışı yapar ve siz fark etmeden işlemini mükemmel bir şekilde gerçekleştirir.
Başkalarına değil kendinize yapacağınız en güzel şey affetmektir. Affedin ve affettikçe de yeni fırsatların nasıl önünüze birer birer çıktığına şahit olun.
Prangalarımız ile bugüne kadar çok fazla gezmedik mi? Özgürleşme zamanımız gelmedi mi? O zaman hemen affedin!
Affetme Çalışmaları İçin En İyi Zaman Gecedir
Genellikle kendimizi en iyi dinleme şansı bulduğumuz zaman dilimi gecedir. Gece sessizdir, dindin bir ortamı sunar ve karanlığı ile birçok şeyi de örter.
Affetme çalışmalarını nasıl yapabileceğiniz ile ilgili konuyu, başka bir yazımızda ayrıntılı olarak ele alacağız. Çünkü bu gerçekten üzerinde durulması gereken önemli detayları içeren bir konudur. Ancak yüzeysel bir bilgi isterseniz şöyle özetlemek mümkün.
Affetmek demek aynı acıyı aynı kişiden tekrar yaşamanız için kapıyı açık bırakmanız anlamına gelmez. Tedbirleri almak ile affetmek farklı iki kavramdır. Tedbirlerinizi alabilir ve karşınızdakini ondan sonra affetmeyi seçebilirsiniz.
Affetme Çalışmaları ile Affedin
Affetme çalışmanızda yalnızsınız. Affettiğinizi karşıdaki insana söylemeniz sizi daha çok özgürleştirecektir. Bu bir gerçek! Ancak karşınızdaki insana ‘seni affettim’ demek sizin için o an çok zor ise bu çalışmayı yapamayacağız anlamına gelmiyor. Affettiğinizi kendinizin biliyor olmanız bile karşınıza çıkacak olan fırsatlar konusunda size önünüzü açacaktır. Affedin ve özgürleşin!
‘Affetme Çalışmaları’ ile ilgili yazımızı en kısa zamanda sizlere Sosyalinsan internet sitemiz aracılığı ile ulaştırmayı planlıyoruz. Bizleri takipte kalın ve hep sağlıklı kalın.