İnsan an gelir geçmişteki benliğini özler. İnsanoğlu işte, kıvırcık saçı olsa düz olsun diye uğraşır, düz olsa neden kıvırcık değil diye ağlamaklı olur. Diğer şeylerde de böyledir. Daima daha iyi olduğunu düşündüğümüz şeylere ulaşmayı hedefleriz. Asla olduğu gibi kabul etmeyiz hiçbir şeyi.
İlişkisi olan işler ters gitmeye başladığında yalnızlığını özler. Hatta işler ters gitmese de eski halini özlediği zamanları olur. Ne hayat bizi tatmin edebilir ne de biz hayatı. Eskiden olduğunuz kişiyi özlüyorsanız bu işte bir terslik yok mudur?
Dolaptaki Yeni Elbise
Kadınların da erkeklerin de genel sorunu bazı zamanlar kıyafet olabiliyor. Hayat bir kıyafet gibidir belki de. Üzerimize yakışmasa da giydiğimiz şeyler vardır ve zamanı gelince çıkarırız, kirlenir çıkarırız, yırtılır çıkarırız, değişiklik olsun der yine çıkarırız.
Bazen çok sevdiğimiz kıyafetleri üstümüze olmasa da, rengi solsa da gitmeye devam ederiz. Bazen de onu atmaya kıyamayız. Bir de çocuklarımıza bırakmak istediklerimiz olur, sonsuza kadar saklamaya kalkarız. Annemiz en sevdiğimiz elbiseyi komşunun çocuğuna ayırır, oturur ağlarız. Böyle değil midir hayatta?
Yeni kıyafetler alınca hepimiz heyecanlanmaz mıyız? Bayramlıklar mesela… Çocukken giymeye kıyamadığımız o birbirinden güzel kıyafetler. O kıyafetler bizi biz yapar, üzgünken nasıl siyahı tercih ediyorsa insan, mutluyken de en sevdiği rengi giyer. Üzgünken nasıl kırıp döküyorsa insan, mutluyken daima neşe saçar etrafına.
Bazen hayatımızın dönüm noktalarını yaşarız. Ya birbirinden farklı kıyafetleri denemeyi seçeriz ya da eskisine dönmeyi arzularız.
Giyilmeyi Bekliyor!
Bu benim naçizane fikrim tabii ki, seni bekleyen elbiseyi giymek zorunda değilsin. Ama bence sürekli aynı şekilde devam etmez bu hayat. Zaman zaman dedim ya geçişteki insanı, kendimizi özleriz. Özleyeceğimizi bilmeden o yola çıkmışızdır. Bir şeyleri değiştirmek istediğin için değiştiren sen, eskiyi özlemeli misin gerçekten?
Bu dolaptan yeni elbiseyi alman ve onu giyip beğenmendir. Ama rahatsız olduğun şeyler yüzünden gözüne çarpan başka bir elbise seni ikna eder. Onu giyersin. Başka elbiselere bakarsın, o an ve o koşulda en uygun elbise üzerindekidir. İçinde kalmasın diye giydiğin elbise eskisi gibi üstünde durmaz sen de onu tekrar giymek istersin. Giyebilirsin tabii ama diğer elbiseleri merak edip tekrar vazgeçmeyecek misin üzerindekinden?
İnsan daha önce yaptığı bir şeyi daima tekrar yapar. Çünkü artık daha kolay olur onun için. İlk defa uçağa binerken ya da yalnız otobüse binişini hatırlasana… Şimdi farkı var mı nefes almaktan?
Bu yüzden tekrar aynı döngü içerisinde kaybetme zamanını. Beğenmiyorsan çıkar o elbiseyi, içinde mutlu olduğun durumun kollarına bırak kendini. Çünkü insan yapmadıklarından daha çok pişmanlık duyar her zaman. Hayatın senin ellerindeyken başkalarının tuttuğu aynalardan yargılama kendini. Kendi aynandan ve dolaptaki yeni elbisen üzerindeyken bak dünyaya.