Kaygı bozukluğu olarak da bilinen anksiyete günümüzün en büyük problemlerinden birisi. Çeşitli sebepler durumun tetiklenmesine neden olabilir. Bazen bilindik durumlar bile bir kaygı bozukluğunun içerisinde kaybolmanıza neden olabilir.
Hiç başınıza gelmemiş ya da gelse bile kötü sonuçlanmamış olayların girdabı içerisinde, olabilecek ve yaşanabilecek pek çok durum karşısında panik yaşamaya sebebiyet veren bu durum, müdahale edilmediği takdirde ciddi sorunların habercisi olabilir. Kafanızın içerisinde çınlayan yüzlerce soru, bilinmezliklerle dolu bir labirentin içerisinde kaybolmanızı sağlayabilir. Bu sorular ve bilinmezlikler karşısında, elbette kalp atışınızı hızlandıracak, panik yaşamanızı sağlayacak, ataklar yaşamanıza neden olacak durumlarla karşılaşmanız da son derece olası. Toplumumuzda pek çok kişinin anksiyete sorunu ile başa çıkmaya çalıştığını biliyoruz. Peki herhangi bir atak karşısında nasıl davranılması ve kendimizi nasıl sakinleştirmemiz gerektiğini biliyor muyuz? Bazı küçük yöntemlerle atakları hafifletmek ve hatta sorunu sorun olmaktan çıkarmak mümkün!
İnsanlar Hislerinizi Anlamıyor!
Stresli durumlar anksiyete bozukluğu yaşayan bir kişi kendi içerisinde pek çok farklı semptom yaşayabilir. Avuç içleri terler, ufak titreme nöbetleri geçirir ve kalp atışları normalden daha hızlı atmaya başlar. Genellikle dışarıdan son derece normal bir durum gibi algılanabilir. İnsanlar gerginliği ve yaşanan sorunları anlamakta zorluk yaşayabilirler. Bu durumda insanları suçlamak ve yardımcı olmadıkları için onlara kızmak son derece yersiz.
Sizi sadece siz anlıyorsunuz. Bu noktada gözlerinizi kapatarak kendinizi sakinleştirmek ve nefes alış verişinizi düzenlemek için derin nefesler alın. Sadece içinde bulunduğunuz ana odaklanan. Geçmiş ya da gelecek size yardımcı olamaz. Bu basit egzersizler bir süre sonra hem bedeninizi hem de zihninizi sakinleştirecektir.
Kötü Hisler Sonsuza Kadar Sürmez
Kaygı bozukluğunun sizi nasıl bir ortamda yakalayacağı asla belli olmaz. Yalnız başınıza olabileceği gibi kalabalıklar içinde de olabilir. Bu noktada kötü hislerle etrafınızın çevrildiğini hissettiğiniz an mantıklı düşünmeye ihtiyacınız var. Yaşanılan kötü olanların ve hissedilen kötü anların sonsuza kadar sürmeyeceğiniz ve hayatınızda kalıcı olmayacağını bilmelisiniz. En fazla birkaç gün sürecek kötü anılar, sonrasında sizi bir bir terk etmeye başlayacak. Geçici olduğunu bildiğinizde eskisi kadar endişelenmediğinizi göreceksiniz.
Yaşanabilecek En Kötü Şey Ne Olabilir?
Yaşanılan belirsiz anlarda ve durumlarda ne olacağını bilmediğimiz için büyük panik yaşarız. Hayatta insanı kaygılandıran en büyük durum belirsizlik olarak ifade edilmiştir. Kendinizi kaygılı hissettiğiniz anlarda kendinize ‘En kötü ne olabilir?’ sorusunu yöneltin.
Ardından düşünmeye başlayın. Gerçekten en kötü ne yaşayabilirsiniz ki? Sevdiğiniz insana açıldığınızda reddedilebilirsiniz, iş hayatında hazırladığınız sunum karşısında patronunuz tarafından kötü bir duruma düşebilirsiniz, arkadaşlarınız arasında yaptığınız bir durumdan dolayı tepki alabilirsiniz.. Bütün bunlar karşısında sadece birkaç gün sonra olayların unutulacağını unutmamalısınız. Belki ilerleyen yıllarda bu utanç verici anları gülerek hatırlayabilirsiniz. Her insanın başına gelebilecek olaylar karşısında daha fazla endişelenmenin yersiz olduğunu bilmelisiniz. Hayat iniş ve çıkışlar üzerine kuruludur. Herkesin hayatının doğru bir çizgi üzerinde gitmeyeceğini ve yaşanabilecek pürüzlerin son derece normal olduğunu kabullenmelisiniz. Bir süre sonra endişelerinizle başa çıkmayı öğreneceksiniz.