TÜZDER (Tüm Üstün Zekalılar Derneği) tarafından düzenlenen 6. Dahiler ve Üstün Zekalılar Günü’ne katılan Dr. Mehmet Öz’e sorulan bir soruydu bu; Kalp gerçekten kırılır mı?
Kalp kırılmasının ve kalpsizlik gibi kavramların bilimsel açıklamasının bulunduğunu biliyor muydunuz? Kötü insanlar için sıklıkla kullandığımız “kalpsiz” kavramının evet, bilimsel açıklaması mevcut. Üstelik bunun üzerine uzun yıllar boyunca Johns Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma da bulunuyor.
Üniversite tarafından yapılan araştırma, uzun zaman boyunca beraber olan çiftlerin, partnerlerini kaybetmesi üzerine. Araştırmadan elde edilen sonuç ise şu şekilde; uzun zaman birlikte olan çiftler eşlerini kaybettiklerinden sonra, yakın zaman içerisinde kalp rahatsızlığı geçirmeye başlamakta. Bunun en büyük sebebi de stres. Stres seviyesine bağlı olarak hormonlar değişmekte ve kalp ritmi de bu değişime bağlı olarak daha az sayıda atış yapmakta. Bu da kalbin gücünü azaltmakta…
Bilimselliği bir kenara bırakacak olursak, evet kalp gerçekten kırılıyor. Beynimizin idrak edemediği ya da ne kadar mantıklı düşünürsek düşünelim, aynı sözü söylemeyeceğimizi, aynı hareketi yapmayacağımızı ya da tavrı almayacağımızı fark ettiğimiz her alanda kalbimiz kırılıyor. Kırılan bir kalbi tamir etmek de çok zor. Üstelik bunu tek başınıza yapmak, daha da zor! Çünkü kalbinizin kırıldığını bir tek siz biliyorsunuz. Kırıldığınız an hissettiklerinizi ve düşündüklerinizi siz kadar iyi anlayan bir başkası daha olmuyor. Bu da insanın daha çok incinmesine neden oluyor.
Güç Kalpten Kararlar Beyinden Gelir
Dr. Mehmet Öz’e sorulan ikinci soru ise şu şekilde yer aldı; “Kalbimiz mi beynimiz mi? Hangisiyle karar vermemiz gerekiyor?”
Öz’ün cevabı ise şu şekilde:
“Biz kararlarımızı beyinle veriyoruz ama kudretimiz, aşkımız kalpten kaynaklanıyor. Onun için ben isteyerek kalp cerrahı oldum. Biraderim beyin cerrahı. O diyor ki ‘Kalbin tek vazifesi beyne kan vermek’ ama aslında her ikisi de gerekli. Bazı insanlar beyinlerini bazıları da kalplerini daha çok kullanıyor. Ama onları bir araya koyduğu zaman oralardan lider çıkar.
Vücudun yönetiminde her iki organ da gerekiyor. Kalp değişebilir ama bugün bunu beyine yapmak imkansız. Beyin elektrik bir organ. O elektrik bağlantılarını değiştirmek çok zor… Bugün için kalbi destekliyorum ama her ikisi de gerekli…”
Her zaman söylerim, kalp ile düşünmeli, beyin ile hareket etmeli diye. Birini kullanmamak, diğerini eksik bırakmaktır ve insan yaşamındaki tüm pişmanlıkları bu yüzden yaşar. Öfkeli bir şekilde hareket etmek gibidir bu. Öfkenize yenik düşüp istemediğiniz sözler sarf etmek mi istersiniz? Yoksa öfkenize bir anlık dur deyip, sonrasında konuşmak mı? Öfkelenmek kalpten gelir, sonrasında yapacaklarınız ise beyinden. Sadece kalp ile hareket etmek, çevrenize zarar verir. İkisini birden kullanarak hareket etmeniz ise mutlak bir sonuca varmanızı sağlar.