Herkes günde birden fazla olay karşısında stres yaşayabilir. Bazı olaylar gelip geçici strese neden olur. Bazıları ise sürekli düşünmemize sebep olarak hayatımızı zorlaştırabilir.
Algıladığımız her türlü tehdit ile başa çıkma çabamıza stres adı verilir. Günlük hayatımızı ise olumsuz yönde etkiler.
Değer verdiğimiz birinin hastaneye kaldırılması ve bir yandan yapılacak işlerimizin olması bizi strese sokar. Maddi açıdan yeterli hissetmemek, bir şeyleri yetiştirememek, yapmak istemediğimiz ama zorunda olduğumuz şeyler de öyle.
Kimi zaman başkalarının başına gelmiş olan olaylar da bizi strese sokabilir. Henüz başımıza gelmemiş olmasına rağmen gelebilme ihtimalini göze alarak strese girebiliriz.
Stresin Kaynağı Nedir?
Henüz gerçekleşmemiş şeylerle bir anda bizi etkisi altına alan stresi beynimizin bize oynadığı bir oyun olarak görmek stresle başa çıkmamızı sağlayabilir. Bizi zor bir duruma sokan ya da rahatsız eden şeylere karşı duygusal veya fiziksel bir gerilim hissederiz.
17. yüzyıldan bu yana adını çokça duyduğumuz stres için geliştirilmiş birçok yöntem vardır. Kendini motive etmek, hobi sahibi olmak, egzersiz yapmak gibi…
Yani stresle başa çıkmak için başka şeylere odaklanmak gerekiyor. Başka şeylere odaklanmayıp, strese odaklanmayı deneyebilir miyiz?
Hiçbir şey yapmayarak sadece düşünerek beynimizin bize oynadığı oyunla belki başa çıkabiliriz. Başımıza gelen olayların yanı sıra çoğu stresimiz henüz yaşamadığımız durumlarda ortaya çıkar. Kısa bir sürelik sakinlik ile belki de strese gerek olmadığını fark edebiliriz.
O an bunu fark ederek hayata geçirmek oldukça zor duruyor. Ancak stresimizin çoğu zaman boşa çıktığı da bu zorluğu aşmamız adına iyi bir kıyas olacaktır. Yaşanan olay karşısında panik haline gelmemiz bizi asıl stres altına alan şeydir.
Stresle Savaşmalı Mıyız?
Bunlarla savaşmak yerine, yapmamız gereken sadece uzaktan bakmaksa?
Stres aslında bizi yaşanan durumdan daha da zor bir duruma sokuyor. Sağlığımıza zararı olduğunu düşünüp daha da stresli hale bile gelebiliyoruz. Bu konuda mutlaka kendimize ulaşmamız gerekiyor. Düşüncelerimize ulaşarak onlara ‘Dur!’ diyebilmeliyiz.
Stresi mücadele etmemiz gereken bir düşman olmayabilir hatta beynimizin önlem mekanizması diyebiliriz. Kiranızı ödeyemeyecek durumda olmak henüz ev sahibinden bir tepki almamanıza rağmen sizi strese sokmaya yeter. Hatta ekstra yaşadığınız bir maddi zorluk bile kirayı ödeyebileceğiniz halde sizi ödeyemeyeceğinize inandırır. Kira günü ise stresiniz yüzünden strese soktuğunuz insanlar size destek olmaya çalışır. Sonuç olarak stresten zarar gördüğünüzle kalırsınız. Ev sahibiniz ise olanlardan habersiz mutludur.
Strese girmektense çözüm yolu aramanız gerekir ancak stres anında duruma değil yaşadığınız strese odaklanırsınız.
30 bin kişi üzerinde yapılan 8 yıllık bir araştırmada insanlara, geçen yıl ne kadar strese maruz kaldıklarını ve sağlıklarına zararının olduğunu düşünüp düşünmedikleri sorulmuş.
Daha sonra ise ilerleyen yıllarda ölen kişi sayıları hesaplanmış. Strese maruz kaldığını söyleyen kişilerin ölüm riski %43 olarak saptanmış. Stresin sağlığa zararlı olduğunu düşünen insan sayısı arttıkça, ölüm sayısı da artışa uğramış. İnanmayanlar ise sağlıklı bir şekilde hayatlarını sürdürmeye devam etmişler.
Her ne kadar strese maruz kalsakta hayatımızın bir parçası olduğunu kabul etmemiz ve bakış açımızı değiştirmeliyiz.