Günümüzde bir yabancı dil bilmek günümüz yaşam şartları için son derece normal algılanıyor. Ancak hala dil bilmeyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Yeni bir dil öğrenmek isteyen pek çok kişinin harekete geçmeye ihtiyacı var. Bunun için birden fazla dile hakim olan kişilerin tavsiyeleri etkili olabilir.
Berlin’de düzenlenen ve katılımın yoğun olduğu Çok Dilliler Buluşması ile birlikte çok sayıda farklı dile hakim olan 350’den fazla insan bir araya geldi. Katılım gösteren kişilerin arasında 30 dil bilen kişiler bile vardı. Peki bu kadar dili konuşabilmek gerçekten mümkün mü? Beyinde bulunan bellek sistemleri yabancı dili doğru bir şekilde konuşabilmek için, sistemin hepsini eksiksiz olarak kullanmayı amaçlıyor. Bir dili akıcı olarak konuşabilmek için o dil hakkında 10 bin kelimeyi biliyor olmak son derece önemli.
Dil Bilmek Bunamayı Geciktiriyor
Dil öğrenmek zor bir süreç olarak ifade ediliyor. Ancak getirisi de fazla. En iyi beyin egzersizi dil öğrenmek olarak ifade ediliyor. Yapılan araştırmalar çerçevesinde, çok dilli olabilmek dikkati güçlendirdiği gibi hafızanın gelişmesini de sağlıyor. Özellikle son yıllarda giderek artan demans yani bunama hastalığını da geciktirdiği ortaya konmuştur.
Bilim insanları yapmış oldukları araştırmalar sonrasında bir dili akıcı konuşabilmenin çocukluk yaşlarda öğrenmekle ilgisi olduğunu belirtmişlerdi. Ancak korkmayın! Yetişkinlik dönemlerinde de dil öğrenmek mümkün. Sadece süreç biraz daha yavaş ilerliyor.
Dil Öğrenirken Bukalemun Gibi Olmalısınız
Keeley tarafından yapılan değerlendirmeler sonrasında, dil öğrenirken kişiliğimizin derinlerine inmemizin doğru olacağı ifade ediliyor. Çok dil bilenlere göre, dil öğrenirken kendimizi yeniden keşfetmemiz ve yeni bir kimlik edinmemiz süreci daha hızlı hale getiriyor. Dil öğrenme sürecinde ‘bukalemun’ gibi davranmanız gerekiyor.
Konuşmuş olduğumuz diller farklı yönlerimizi harekete geçiriyor. Örnek vermek gerekirse Fransızca, romantik yönlerinizi ortaya çıkarırken, İtalyanca daha tutkulu bir yönünüzü ortaya çıkarabilir. Yapılan araştırmalar çerçevesinde pek çok dili konuşan insanların konuştukları dile göre farklı tavırlar takındıkları ortaya çıkmıştır.
Taklit Yeteneğinizi Ortaya Koymalısınız
Yanınızdaki kişiyi ne kadar iyi taklit edebiliyorsanız, bu süreçte dili taklit ederek öğrenme süreciniz de o kadar kolay olacaktır. Yeni bir dille birlikte herkes yeni bir kültürel kimliğe bürünebilir. Bazen dil öğrenirken kelimelerin nasıl yazıldığını düşünmeden, konuştuğunuz kişiyi en iyi şekilde taklit etmelisiniz. Bu durum abartı gibi görünebilir. Ya da bazen komik göründüğünüzü düşünebilirsiniz. Ancak bu yöntemle birlikte bir süre sonra sesleri ve kelimeleri çok daha iyi çıkardığınızı görebilirsiniz.
Sık Sık Tekrar Yapın
Başka dilleri konuşurken tuhaf sesler çıkardığınızı düşünebilirsiniz. Bu durum pek çok kişi için utanç verici olabilir. Ancak öncelikli olarak bilinçaltınızda konuşurken bu seslerin çıkarılmasına izin vermelisiniz. Bir süre sonra utanç duygusunu da yenebilirsiniz.
Ancak çok dil bilen insanlar, bir dili öğrenmeye başlarken kendinize, o dili ana diliniz gibi öğrenmeniz konusunda yüksek hedefler koymamanız gerektiğini ifade ediyorlar. Bu durum en başta inancınızı kırabilir. Asıl amacınız anlatmak istediğinizi karşı tarafa aktarmak ve karşı taraftan gelen anlatımları da hızlı bir şekilde anlamak olarak ifade ediliyor.
Dil öğrenirken gerçekleştirilen kısa ancak sık tekrarlar süreci kolaylaştırıyor. Örneğin günde 15 dakikalık 4 5 kez gerçekleştirilen yoğunlaşma, ilk aşamada yeterli olarak görülüyor. Ciddi bir çalışma sürecine zaman bulamazsanız, diyalogları tekrarlamak ya da yabancı dilde şarkı dinlemek bile bir çalışma olarak ifade ediliyor.