Verimli çalışma başarının anahtarı olarak görülüyor. Günümüzde pek çok kişi verimli çalışma denilince nefes bile almadan çalışma sistemini düşünüyor. Bazılarıysa kaliteli ancak az çalışmanın yeterli olabileceğini ifade ediyorlar. Peki bu durum gerçekten doğru mu?
Haftada Sadece 15 Saat Çalışmak Yeterli Mi?
1930’lu yıllarda ekonomist olan John Maynard Keynes teknolojik değişimlerle birlikte verimli çalışma sürecinin haftalık 15 saat çalışma ile gerçekleşebileceğini ifade etmişti. Ancak son yıllarda teknolojik değişimlere rağmen haftalık çalışma süreleri ortalama 40 saat olarak belirlenmiştir.
Keynes tarafından öne sürülen mantık çerçevesinde ‘az iş, çok üretim’ süreci hayata geçiriliyor. Tüm ihtiyaçlarımızı bu noktada az çalışma ile karşılayabilir ve kendimize yeterince zaman ayırabiliriz. Ancak günümüzde şirketlerin verimlilik anlayışının çok daha farklı olduğunu görebiliriz. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte yüksek üretim ve iş imkanları, iş dünyasının tamamen değişmesine zemin hazırladı.
Verimlilik Patlaması Yaşandı
1970 yılından bu yana ofis ortamında gerçekleştirilen çalışmalarda, bilgi işlem gücünün yükselmesi nedeniyle, verimlilik oranının yüzde 84 oranında arttığı belirlenmiştir. Geçmiş yıllarda bir ofis çalışanının 5 saatte tamamladığı bir iş günümüz şartları içerisinde 1.5 saatte sorunsuz bir şekilde tamamlanabiliyor. Geçmişe göre üretkenlik seviyemiz de yükseldi.
Örnek vermek gerekirse kağıtsız ofis mantığı benimsenmeye başladı. Birçok hukuk firması tarafından internetin kullanımıyla birlikte bu yöntem verimlilik patlaması yaşanmasına neden oldu. Yapay zeka sistemleri hala istenen seviyede olmamasına rağmen, üretkenlik seviyesini yükseltti ve iş tecrübelerinin artmasına neden oldu.
Sorun Durağan Çalışma Saatleri Oldu
Verimlilik konusunda kazanımlar gerçekleştirmiş olmamıza rağmen hala çalışma saatlerinin düşmediğini görmek büyük bir problem olarak değerlendirilebilir. Bunun asıl nedenleri ise ekonomik ve politik olarak değerlendirilebilir. Verimlilik kazanımlarının çalışma saatlerini azaltması beklenirken, yeni taleplerin ortaya çıkmasına neden olduğu için durum beklenildiği gibi olmadı.
Ekonomik boyutuna bakıldığı zaman şirketlerin üst düzey yöneticileri bu koltuğa oturmuş gibi görünüyor. Çalışanların maaşları yok denecek kadar azalmışken, üst düzey yöneticilerin maaşlarına gelen zamlar büyük dikkat çekti.
Pek çok şirket verimlilik kazanımlarını, iş saatlerini azaltmaya yönelik kullanmak yerine iş miktarlarının artırılması ve daha hızlı büyümek üzerine kurdukları için durum daha farklı boyutlara ulaşmıştır. Uzmanlar günümüzde politikacılar ve iş adamlarının verimliliğin yararlarına yönelmeleri yerine, verimlilik artışına gidildiği zaman meydana gelen zararların ve kayıpların tartışılmasının daha faydalı olabileceği belirtiliyor.
Çalışma saatlerinin düşürülmesi ve verimin artırılması için teknolojinin yeniden tasarlanması gerekiyor. Üzerinde çalışma yapıldığı takdirde yeni teknolojinin daha fazla boş vakit sunması mümkün. Verimlilikte artış isteniyorsa bu durum çalışanların maaşlarına ve çalışma saatlerine yansıtılmadı. Bunun için ya maaşları artırmalı ya da çalışma saatleri düşürülmelidir. Bir süre sonra sistemi benimseyen çalışanların daha az çalışarak hem daha fazla kazanmaları hem de işe olan verimliliğini yükseltmeleri amaçlanmaktadır.