Liderlik ve girişimcilik açısından problem çözme becerisine sahip olmak oldukça önemlidir. Her gün ele alınması gereken pek çok problem var. Statü ve pozisyon arttıkça, sorumluluklar ve problemler de artar. Pek çok kişi girişimcilerin ve liderlerin hayatlarında büyük sorunlarla karşılaşmadığını düşünür çünkü hep bir çözümleri vardır. Fakat bu yetenek kimi zaman işe yaramayabilir. Bu gibi durumlarda da “düşünen sistemlere” başvurmak gerekir.
Düşünen Sistem Nedir?
Düşünen sistem, bir ürün ya da hizmete sahip olan kişilerin daha iyisini sunmak adına sürekli olarak geliştirme faktörlerini düşünmesi olarak yorumlanabilir. “Nasıl daha iyi olabilirim?”, “Nasıl daha iyisini başarabilirim?” gibi düşünceler buna örnektir.
Fakat bu sistemi başarılı bir şekilde uygulamanın da kuralları bulunuyor. Sistemin sürekli olarak işleyebilmesi için girişimcinin, liderin ya da personelin kendisini gelişime ve değişime açık tutması gerekiyor. Aynı zamanda kendi kendinin koçluğunu yapması da şart!
Bu noktada “Sistemde Düşünme” adlı kitabın yazarı olan Donella Meadows’un bir cümlesine kulak vermek gerekir;
“Yapı ve davranış arasındaki ilişkiyi gördükten sonra, sistemlerin nasıl çalıştığını, kötü sonuçlar üretmelerini ve onları daha iyi davranış modellerine nasıl geçireceğini anlamaya başlayabiliriz.”
Yani, uyguladığımız düşünceler ve davranışlarımız arasındaki ilişkiyi tespit edebilirsek hayatımızdaki tüm sistemlerin kaynaklarını net bir şekilde görebilir ve bu sistemlere yönelik olarak hangi davranış modelini nerede uygulayabileceğimi görebiliriz. Bir nevi düşünen sisteme hakim olabiliriz.
Sistemin bazı temel ilkeleri de bulunuyor. Bu ilkeler; başlangıç ve servis olarak yer alıyor. Bu noktada bir futbol takımı örneği verilebilir. Maçı kazanmak adına tüm futbolcuların birbirlerinin davranışlarını izlemesi, bu davranışları anlaması, yorumlaması ve sonucunda da bir servis oluşturması (davranış) gerekir. Bu şekilde futbol oyuncuların tamamı aslında birer düşünen sisteme hakimdir denebilir.
Anlamak ve İyileştirmek
Sistem sürekli olarak değişen bir alt yapıya sahip olduğu için (çünkü iş dünyası teknoloji ve çeşitli sebepler nedeniyle değişiyor) sistemi anlamak ve iyileştirmek oldukça önemli. İnsanlarla, kendinizle, davranışlarınızla nasıl bir bağlantı kurduğunuzu fark ederek işe başlamalısınız. Ardından kendi dinamiklerinizi belirlemeli ve bu dinamikleri işe yarar hale getirerek sistemdeki iyileştirmeleri gerçekleştirmelisiniz.
Her sistemin bir alt sistemi olduğu, sistemdeki tüm unsurların birbiri ile ilişki ve etkileşim halinde olduğunu unutmamak gerekir. Deneyimleriniz, ilgi alanlarınız, hobileriniz, kişisel bilgi, beceri ve donanımlarınız sistemi etkileyen ana temel unsurlar olacaktır. Dolayısıyla ne gördüğünüz, ne yaptığınız, ne gösterdiğiniz ve neyi, nasıl daha iyi yapabileceğiniz bu faktörlere bağlı olarak gelişecektir.
Yani daha iyi bir problem çözme becerisine ulaşmak için sistemdeki unsurlarda ne kadar iyi ne kadar eksik olduğunu tespit etmeniz gerekiyor. Bu noktada stres yönetimi, zaman ve dikkat yönetimi, insan ilişkileri vb. yönetimlerdeki güçlü ve zayıf yönlerinizi tespit ederek işe başlayabilirsiniz.