Dan Cobley’in TEDx Talks konuşması “What physics taught me about marketing?” yani, “Fizik bana pazarlama hakkında ne öğretti?” bölümünde Cobley şöyle der:
“Çok basit bir şeyle başlayacağız; Newton Yasası; Bir cismin net kuvveti, cismin kütlesi ile ivmesinin çarpımına eşittir. (…) Fakat biz bu formülü tekrar düzenlersek, buradan ivmenin kütle üzerindeki kuvvete eş olduğunu görürüz ki bu da demek oluyor ki daha büyük parçalar, daha geniş kütleler için yönün değişimini sağlamak amacıyla daha fazla güce ihtiyaç duyar. Markalarla olanla aynı şekilde. Bir marka ne kadar büyük olursa, o kadar yükü olur. Pozisyonunu değiştirmek içinde daha fazla güce ihtiyaç duyar.”
Eski Google pazarlama direktörü olan Cobley, fizik unsurlarının kullanılarak pazarlama hakkında pek çok şeye ulaşabileceğini savunmaktadır. 2010 yılında gerçekleşen bu konuşmada, markaların pozisyon değiştirmek (rekabet ortamı yaratabilmek ve en iyi marka olmak) açısından sahip olduğu yükleri ve güçleri belirtmektedir.
Bin 600 Adet Damak Tadı Ürünü
Bir markanın kendisini dünya çapında bilinen bir marka haline getirebilmesi için çok güçlü olması gerekir. Bu güce de, sadık ve potansiyel müşteri kitlesinden ulaşır. Marka büyüdükçe üzerindeki yük artar. Her müşteriyi memnun edecek ürün ve hizmet sunmak zorlaşır. Bu nedenle pek çok marka, bölgesel pazar araştırması uygular. Örneğin, Amerika’da sunulan hazır çorbaların içerisinde domuz yağı kullanılırken, Müslüman ülkelerde domuz yağı ve bu yağı içeren ürünlerin kullanılması yasaktır. Marka büyüyebilmek adına üzerine pek çok sorumluluk alır ve bu şekilde gider. Bir diğer örneği verecek olursak, herkes tarafından bilinen Nescafé’nin sizce kaç adet damak tadına uygun içeriği mevcuttur biliyor musunuz?
Günümüz verilerine göre Nescafé markası, yüzde 67’lik pazar payı ile sektör içerisinde lider konumda yer almaktadır. Bugün dünyada 150’den fazla ülkede satılan ve dünya üzerinde 50 adet fabrikası bulunan Nescafé, Interbrand’a göre 2012 yılında ‘Dünyanın En Beğenilen 35’inci Markası’ olarak seçilmiştir. Nescafé’nin dünya üzerinde yerel damak tadına göre geliştirilmiş 1600 adet farklı ürün reçetesi bulunmaktadır.
Phytigal Pazarlama
Tam da bu noktada pazarlama alanında karşımıza “Phytigal Marketing” yani “Fiziksel Pazarlama” çıkacaktır ki fizik ile pazarlamanın buluştuğu noktalardan biridir.
Bu pazarlamanın temelinde tüketici ve marka arasında oluşan ekosistemin, fizik ve dijital pazarlama doğrultusunda bir araya gelerek, dijital deneyim oluşmasını ve tüketiciye doğrudan ölçümlenebilir bir “yeni nesil” pazarlama stratejisi oluşturması vardır. Stratejiden çok, yöntem denmesi de uygun olacaktır.
Phytigal Pazarlama yöntemine pek çok örnek gösterilebilir. Örneğin, Phytigal Pazarlama en çok festival ve etkinliklere karşımıza çıkan bir yöntemdir. Bir kahve festivali içerisindesiniz ve festival alanındaki bir etkinlik ortamında bisiklet çevirerek kendi kahvenizi hazırlayabiliyorsunuz. İşte bu tam anlamıyla bir Phytigal Pazarlama örneğidir. Fizik ile pazarlamanın birleşiminden kendi kahvenizi ürettiniz. Bir süre sonra etkinliği düzenleyen kuruluşların sosyal medya hesaplarını kurcalarken kendinizi bulabilirsiniz. Global alanda örnek vermek gerekirse en iyi örnek Nike markasından olacaktır.