Aksilikler bir başladı mı devamı çorap söküğü gibi gelir. Hayatımızda birden fazla şey üst üste ters gittiğinde ondan sonra da her şeyin sıkıntılı bir hal aldığını fark etmişsinizdir. Peki bu durumun sebebi yine kendimiziz desem bana inanır mısınız? Ne alaka diye düşündüğünüzü hissedebiliyorum. Anlatayım…
Beynimiz neyi nasıl düşünürse onu gerçekleştirmek için çalışır. Biz farkında olmadan beynimize komutlar göndeririz ve o komutları alan beynimiz ‘emrine amadeyim patron!’ diyerek hemen iş başı yapar. Üst üste bir iki olayın ters gittiğini düşünelim. Böyle bir durumda içinizden geçirdiğiniz ‘her şey ters gitti kesin şimdiki işim de ters gidecek’ düşüncesi belki sizin için anlık bir düşünce olabilir. Ama bu duygusal yönden o kadar etkili bir düşünce ki beyin buna kayıtsız kalamıyor. İşin en kötü yanı da sizin beyninize yolladığınız komut aslında hiç de sizin istediğiniz komut değil!
Siz bundan sonra her şey düzelsin diye umut ederken, aklınızdan geçirdiğiniz her şeyin ters gitme korkusu sayesinde beyniniz komutu yanlış alıyor. Anladığı ise şu: ‘Patron, bundan sonraki işlerinin de ters gitmesini istiyor ve bunu gerçekleştirmeliyim!’ Sonuç evet onu gerçeğe dönüştürmek için tüm gücüyle çalışıyor. Siz farkında olmasanız bile…
Neden hastalıklar dertler ile gelir konusuna giriş yapmadan önce konunun zemini hazırlayacak olan fikri örneklemenin doğru olduğunu düşünüyorum. Şimdi hatalıklarımızın dertlerimiz ile gelme sebebine odaklanalım. Dertler ile gelir çünkü dertli olduğumuz anlarda beynimizde hükmetme konusunda oldukça başarısızdır. Dertli olan bir kişi, daha kötüsünden korkarken aslında farkında olmadan hep daha kötüsünü çağırır. Çağırdığımız kötülüklerden biri de: hastalıktır!
Hastalığı Yapan Kendi Beynimiz
Konuya giriş yaparken beynimizin algıladığı komular ile bizim iletmek istediğimiz komutlara değindik ve hatta örnek de verdik. Bizim beynimize gönderdiğimiz yanlış düşünceler onun bize olumsuzlukları ve bazen de hastalıkları getirmesine sebep olabiliyor. Hangi hastalığı yaşarsak yaşayalım (genetik bile olsa) bu hastalığı yapan yine kendi beynimizdir.
Genetik hastalıklar neden olur? Sadece biyolojik açıdan mı kaynaklanır sizce? Kuantum fiziğine göre pek öyle görünmüyor. Çünkü anne ve babasının beyin kodlamaları ile büyüyen çocuklar da aynı annelerinin ve babalarının düşünce şekillerine sahip olarak ergen oluyorlar. Bu sebeple aynı hastalıklara sahip olmaları sadece taşıdıkları ortak genlerden dolayı değil, hele bir tesadüf hiç değil!
Hasta Olmak İstediğimiz İçin Oluruz
‘Hasta olmayı kim ister ki? Sen de amma saçmaladın’ diye tepki verenleriniz oldu biliyorum. Evet! Mantıki açıdan bakıldığında bu imkansız. Ama sadece korkularımızın sebep olduğu düşünceleri beynimize kodlayan kim? Biz değil miyiz?
‘Hasta olmaktan korkuyorum’ dediğiniz an bile beyniniz bunu ‘hasta olmak istiyorum ya da hasta olmalıyım’ şeklinde algılıyor. Buna çok güzel ve aynı zamanda da çok bilindik bir örnek sunalım.
- Pembe fili düşünmeyin.
Ne oldu aklınızdan pembe fil geçti ve gözünüzün önünde pembe fili gördünüz değil mi?
Kimi Zaman Farkında Olmadan Hastalığı Sığınak Görürüz
Dertler üst üste geldi geldi ve geldi… Siz içinizden artık dinlenme zamanınızın geldiğini düşünmeye başladınız. Tam da bu sırada belki de farkında olmadan hastalığa davetiye çıkarıyor olabilir misiniz? Nasıl? Mantıksız mı? Aslında bunun bir mantıklı açıklaması var. Gelin birlikte örneklendirelim.
İş yerinde çok stresli bir dönemdesiniz ve her şeyden uzaklaşıp bedensel ve zihinsel olarak dinlenmeye öyle ihtiyacınız var ki! Böyle bir durumda mantıklı olarak düşündüğünüzde ne yaparsınız? Rapor alır hastalık bahanesi ile dinlenebilirsiniz. Ama gerçekten hasta olmak istemezsiniz. Yani bilinçli olarak istemezsiniz desek daha doğru olur. Çünkü bilinçsiz bir şekilde sizin beyninize gönderdiğiniz komutlar ile beyniniz gerçekten hasta olmayı isteyebiliyor. Bu yapı da şu şekilde oluşuyor.
Siz içinizden panik, stres ve huzursuzluk duyguları ile boğuşurken şöyle düşünüyorsunuz:
‘O kadar yoruldum ki bünyem kaldırmıyor.’
‘Böyle giderse hasta olacağım.’
‘Ya elden ayaktan düşecek duruma gelirsem, bana kim bakar?’
‘Sahteden bir hastalık için rapor ayarlayıp dinlensem mi?’
Yukarıdaki düşünceleri tekrarlamaya başladıkça beynimiz hemen ‘emret komutanım’ olayına geçiyor. Hatta çoğu zaman yakın çevremize de bu serzenişlerde bulunurken dile getirmiş oluyoruz. O zaman beynimiz artık iyice sizin hasta olmak istediğinize inanıyor. Çünkü sizin korkunuz ‘hasta olmak’… Sık sık düşündüğünüz, endişe ettiğiniz şey ve dilinizden çıkaramadığınız o söz – hasta olmak –
Beynimiz de diyor ki ‘Sen hasta olmak istiyorsun. Anladım patron. Hemen çalışmalara başlıyorum.’^
Sonra biz ne diyoruz? ‘O kadar dert ile boğuşuyorken bir bu hastalık eksikti’
Peki nereden geldi? Kim çağırdı? Başa sarıp bir kez daha düşünelim.