Hayatımızda bizleri mutsuz eden kısır döngünün ne kadar farkındayız? Hepimiz, belli bir kısır döngü etrafında dolaşıyor ve bu döngünün bizleri mutlu edeceğini düşünüyoruz. “Doğ, Büyü, Oku, Çalış, Evlen, Çocuk Yap, Emekli Ol, Öl” şeklinde ilerleyen bu döngünün içerisinde mutlu olacağımıza inandırılıyoruz. Peki ya öyle değilse? Ya gerçek mutluluk tüm bunların çok uzağındaysa?
Herhangi bir eylem yapmaya kalktığımızda, toplum tarafından mutlaka yargılanacağımız ya da yadırganacağımız bir an vardır. Toplum içerisinde herkes tarafından kabul göremeyiz. Bu doğduğumuz zaman için de geçerlidir, ölemediğimiz zaman için de. Örneğin 90 yaşına gelmiş bir insan için bile “Bir ölemedi gitti.” yorumunu yapan insanlar ile aynı toplumu paylaştığımızın farkına varmamız gerekir.
Mutsuz Eden Kısır Döngünün Kurbanlarıyız
Okuduktan sonra çalışmazsanız ya da hiç okul hayatı olmadan çalışma yaşamına geçmezseniz, insanların bir numaraları yargılama ve yadırgama noktası olursunuz. “Hazıra dağ dayanmaz” ya da “Senden adam olmaz.” gibi pek çok cümle bir kulağınızdan girer, diğer kulağınızdan çıkar. Yaşınız geldiği halde evlenmiyorsanız yine yargılama ve yadırgama noktası olursunuz. Üstelik bu baskı kadınların üzerinde daha fazladır. “30 yaşına geldin ne zaman anne olmayı düşünüyorsun?” ya da “Bu yaştan sonra zaten koca bulamazsın.” gibi pek çok cümle…
İşe girdiğinizde çevrenizdeki insanları mutlu edebilirsiniz, evlendiğinizde de yine insanları mutlu etmek için bir düğün yaparsınız. Kendi mutluluğunuz için değil, insanlar için. Akşam eve yorgun gelmenize kimse aldırış etmez ya da düğünü oluşturana kadar ne kadar çok para harcadığınızı. Önemli olan toplumdaki o kısır döngüyü tamamlamanızdır. Peki ömür böyle ne kadar geçer?
Bu Döngüye Uymak Zorunda Değilsiniz
Geçmişten günümüze kadar gelen bu döngüye uymak zorunda değilsiniz. Çalışmak, evlenmek, okumak, çocuk yapmak zorunda değilsiniz. Ailenizi ya da çevrenizi mutlu etmek için yaşamak zorunda değilsiniz. Önemli olan kendi mutluluğunuz olmalıdır. Kendi mutluluğunuz için yaşayamıyorsanız, insanlara itaat etmek, kendi kararlarınızı ve sorumluluklarınızı alamamak konusunda başarılı olursunuz. Devamında da sizi mutsuz bir hayat bekler. Mutluluk evlenerek, çalışarak, çocuk yaparak gelmez. Siz mutlu olmak istediğiniz zaman mutluluk size gelir. Aksi halde hayatınız zorluklar içerisinde geçer.
“Annem yalnız kalmamı istemiyor” diyerek evlenmek ile “Babam bu bölümü okumamı istediği için okuyorum.” demek aynı şeydir. Lakin “Ayşe’ye/Ali’ye aşık olduğum için evlendim” diyebiliyorsanız ya da “Bu mesleği ömür boyu zevkle yapabileceğim için seçtim” cümlesini kurabiliyorsanız, mutluluğa erişirsiniz. İnsanlar kendi yaptıklarından sorumlu tutulmalıdır. Bir başkasının isteğine göre yaptıklarınızdan sorumlu tutulmak ve mutsuz olmak, hayatınızdan sorumlu olmamak demektir.
Eğer kendi hayatınızdan sorumlu olamıyorsanız, mutlu olmayı da beklememelisiniz. Mutlu olmak, kendi kararlarını alabilmek demektir. Kendi kararlarınızı ne zaman almaya başlar ve size öğretilen kalıpların dışına çıkarsınız, işte o zaman mutluluğu yakalarsınız.