Araştırmalara göre dünya üzerindeki çalışanların %85’i işlerine her sabah gidecek motivasyonu bulamıyor ve işlerinden nefret ediyor. Genel olarak işlerine duygusal bağlılık hissetmeyen çalışanlarda, işlerinden nefret etme duygusu hakim oluyor. İç karartıcı bir araştırma olsa da, her sabah işe gitmek için mutsuz olmak, çalışanın verimliliğini, performansını ve işe odaklanmasını negatif yönde etkiliyor. Depresif duyguların ön plana çıkmasını sağlıyor. Peki bu durumda çalışanlar her sabah işe gitme motivasyonunu kendilerinde bulmak için ne yapmalı?
Neden İşinizi Sevmiyorsunuz?
Öncelikle yaptığınız işten neden nefret ettiğinizi tespit etmelisiniz. Bunun için bazı sebepleriniz olabilir. İş arkadaşlarınızla anlaşamıyor olabilirsiniz. İş yerinde sizlere sunulan fırsatlar ve olanaklar yetersiz kalabilir. İş yerinde saygı problemi olabilir ve yöneticinizin göstermiş olduğu tavırlar hoşunuza gitmeyebilir. Kendinizi o iş yerinde güvende hissetmiyor olabilirsiniz. İş yerinizdeki yöneticiniz sizlere yeterli destek ve teşvikte bulunmuyor olabilir. Yetersiz ödeme yapılıyor olabilir veya ücretlerinizdeki ödeme düzensizliği sebebiyle işinizden nefret edebilirsiniz. Tüm bu sebepler motivasyonunuzu düşürebilir. Çalışanların iş seçme sebepleri kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Kimi çalışan saygın ve itibar sahibi biri olmak için o iş pozisyonunu tercih ederken, kimi çalışan ise daha yüksek maaşa sahip olduğu için o işi tercih ediyor. Bu nedenle her çalışanın iş seçim tercihleri farklıdır.
WorkltDaily sitesinin kurucusu ve CEO’su olan J.T. O’Donnel, bu konu üzerinde 15 yıldır çalışmalar ve araştırmalar yaptığını, bu araştırmalar sonucunda da birçok sonuca ulaştığını ifade ediyor. O’Donnel’a göre insanlar mutlu olabileceği işi tercih etmek yerine başkalarını etkileyebilecekleri işi tercih ediyor. Bu durumda da işe olan tutku, motive ve mutluluk düzeyi zaman içerisinde değişebiliyor. Kalıcı bir içsel motivasyon yaratmamız ve bu motivasyonu geliştirmeye bağlı odağın geliştirilmesi gerektiğini söyleyen O’Donnel, kısa süreli motivasyon kaynaklarının seçilmesinin mutsuzluk yarattığını da söylüyor. Hayata kalabilmek için mutlaka temel içgüdülerinin motive edilmesi gerektiğini de belirtiyor. İlkel beynin bir yönünün yataktan ve kapıdan dışarı itmeye odaklanması gerektiğini vurgulayan CEO, ilkel beyni sabırsız küçük bir çocuğa benzetiyor. Kısa vadeli mutluluklar yerine uzun vadeli mutlulukların yaratılması gerekiyor. Anlık mutlulukların yetersiz kalabileceğini ve motivasyon için yetersiz olduğunu, bu mutlulukların aynı zamanda yanlış seçimler yapılmasına sebep olabileceğini ifade ediyor. O’Donnel, çalışanların her sabah işe gidebilmesi için kendilerini nasıl motive edeceklerine yönelik olarak önerilerde de bulunuyor. Ona göre, herkesin kendine ait bir motive olma tarzı bulunuyor. Fakat bazı durumların efektif olmadığını ve motivasyonu çok çabuk düşürebileceğini ifade ediyor. Olumsuz sonuçları düşünmek, sürekli olarak işleri ertelemek motivasyonu düşüren iki temel unsur olarak yer alıyor. Kişinin kendine daima emirler vermesi gerektiğini vurguluyor. “Yapmalısın, yapmak zorundasın” gibi cümleleri sıklıkla kullanmanın insanı motive edeceğini söylüyor. Fakat bu kelimeleri de içsel diyalogda daha çekici bir hale getirmek yanı pozitif kelimeler haline getirmek gerekiyor. “Yapabilirsin, yapmayı istiyorum ya da yapacağım” şeklinde olması gerektiğini belirtiyor. Bu kelimeler sayesinde çalışanlar kendilerini daha güçlü hissedebiliyor.