“Sessizlik, bilgeliği besleyen uykudur.” — Francis Bacon
Çevre kirliliklerinden biri de gürültü olarak yer alıyoruz. Sağımızda, solumuzda, her yanımızda gürültü ile yaşıyoruz ve sessizlik arıyoruz. Sessiz bir ortamda kalmak, kimi zaman başımızı dinlemek en büyük ihtiyaçlarımızdan biri olarak yer alıyor. Kimi zaman da gürültüye o kadar alışık bir hale geldiğimizi fark ediyoruz ki sessizlik bizlere tuhaf geliyor.
Gürültülü bir ortam içerisinde fiziksel ve zihinsel olarak rahat etmemiz neredeyse imkansız olarak yer alıyor. Çünkü gürültü içerisinde zihnimiz yeterince performans ve verimlilik gösteremiyor. 2011 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ses kirliliğinin “modern veba” olarak tanımlanması ve buna ek olarak “Çevresel gürültü toplumun sağlığı üzerinde büyük etkiye sahip.” cümlesini belirtmesi de bu durumun en büyük kanıtı olarak gösteriliyor.
Bir gün içerisinde kaç dakikanızı sessiz bir ortamda geçiriyorsunuz? Kendinizi en son ne zaman tamamen sessizliğe bıraktınız ve gerçekten zihninizi dinlendirdiniz? Eğer bu sorulara cevap veremiyorsunuz, aşırı yorgun bir zihin ile her güne başlangıç yapıyorsunuz demektir. Peki iyi bir zihin için sessizliğin önemi neden bu kadar fazladır?
1. Sessizlik Zihninizi Rahatlatır
Toplum içerisindeki pek çok kişi tarafından bilinmeyen fakat insanı yüksek tansiyon ve kalp krizi gibi nedenlerle ölüm döşeğine kadar sürükleyen kirliliklerden biri de gürültüdür. Gürültü, sağlığı bozan etkilere sahiptir ve insanlar bu durumun ne yazık ki farkında değildir. Yapılan araştırmalar doğrultusunda görülmüştür ki yüksek sesler, beyindeki amigdalayı aktive etmektedir. Bu da stres hormonunun fazla salgılanmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla stres hormonu ne kadar çok fazla salgılanır ise zihin o kadar çok yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Bu da zihninizin aşırı bir şekilde yorulmasına neden olur.
2. Zihindeki Kaynaklar Yenilenir
Günlük yaşantımız içerisinde dikkatimizi dağıtacak pek çok neden bulunuyor. Bunlardan biri de ses olarak yer alıyor. Günümüzde pek çok kişi aşırı ses kirliliği nedeniyle psikolojik tedavi görüyor. Çünkü dikkatlerini toplayamıyor ve beyinlerinin dikkat merkezlerini yönetemiyorlar. Dolayısıyla beynin dikkat merkezindeki kaynakta sürekli olarak bir enerji azalışı meydana geliyor. Bu kaynak tükendiğinde de odak seviyesinde azalma, dikkat dağınıklığı, sürekli endişe duymak ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlık meydana geliyor.
“Bütün derin düşüncelerin ve duyguların öncesinde sessizlik gelir.” – Herman Melville
3. Sessizlik Beyin Hücrelerini Yeniler
Oldukça ilginçtir fakat sessizlik beyin hücrelerini yenilmektedir ve bunu tam anlamıyla yapmakta, gelişimine de yardımcı olmaktadır. Üstelik bu durum bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. 2013 yılında Brain, Structure, and Function isimli dergide fareler üzerinde yapılan bir deney yayımlanmıştır. Bu deneyde, farelerin farklı zamanlar içerisinde gürültü kirliliğine maruz bırakıldığı ifade edilmiştir. Sonuçlar ise şu şekilde yer alır:
Günde iki saat kadar sessizlikte kalan farelerin hipokampüs bölümünde yeni hücrelerin oluşmaya başlandığı gözlemlenmiştir. Sessizlik, beynimizle uyumlu nöronların üretilmesini sağlamaktadır. Duygularımızı ve hafızamızı bu nedenle daha iyi bir şekilde yönetme gücüne sahip oluruz.