Kötü bir hayat yaşadığını öne süren bir kişiyseniz, bu durumun nedenini bir ilahi güce ya da kaderinize bağlıyor olabilirsiniz. Peki bu durum gerçekten de ilahi bir güce ya da kadere mi bağlıdır sadece? Hayatınızın kötü bir şekilde yer alması, sizin elinizde olamaz mı?
Genel olarak insanlar, herhangi bir şeyde başarısız ya da kötü olduğunda, kendisini eksik hissettiğinde hatayı önce başkalarında aramayı tercih eder. Yağmurlu bir havada trafik kazası yapıyorsanız, dikkatsiz olmanızı değil, yağmur yağmasını öne sürersiniz. Yaptığınız kaza sonucunda işe geç kalmanız da piyango biletidir. İşe geç kalma sebebiniz de yağmurun yağması olur. Fakat burada kötü giden şey yağmurun yağması değildir. Yaptığınız dikkatsizliktir.
Bu örnekten de anlaşılacağı gibi insanlar, hayatlarında kötü bir gidişat var ve bunu değiştiremiyorsa “Temel İlişkilendirme Hatası” yapmaktadır. Başkaları ve kendi yargılarımız arasındaki temel farkı ve ilişkiyi kapsayan bu hata, aslında her şeyin tamamen kendi ön yargılarımızdan oluştuğunu göstermektedir.
Temel İlişkilendirme Hatası Nedir?
Bilişsel olarak da kanıtlanan bu hata, pek çok farklı formda insanın karşısına çıkabilmektedir. İlk form, eylemler sonucunda her şeyin kötü gitmesiyle ortaya çıkmaktadır. Kendi kontrolünüz dışında gelişen olaylar karşısında kötü bir seçim yapmadığınızı düşünüyor ya da kötü bir insan olarak kendinizi görmüyor fakat aynı durum bir başkasının başına geldiğinde kötü bir şekilde düşünebiliyorsanız, temel ilişkilendirme hatası yapıyorsunuz anlamına gelmektedir.
Az önce verilen örnekten yola çıkılması gerekirse, işe geç kaldınız çünkü kaza yaptınız. Kazayı neden yaptınız? Yağmur yağıyordu! Bir hafta sonra iş arkadaşınız ofise geç kaldığında ve kaza yaptığını söylediğinde onun ne kadar dikkatsiz biri olduğunu düşünüyorsunuz. Onun neden geç kaldığını tam olarak bilmediğiniz, neden kaza yaptığını görmediğiniz halde bu kanıya varabiliyorsunuz. İşte bu tam anlamıyla bir hata oluyor ve ön yargılarınızdan kaynaklanıyor.
İkinci form ise yapılan temel ilişkilendirme hatasından sonra eylemler olumlu bir şekilde gerçekleştiğinde ortaya çıkmaktadır. Yani, başarılı bir iş yaptığınızda, bunun kendi başarınız olduğuna, çok sıkı ve hırslı bir şekilde çalışma gösterdiğinize ya da olağanüstü bir yeteneğe sahip olduğunuzu düşündüğünüzde yaşanmaktadır. Çünkü insanlar, herhangi bir alanda başarılı olduğunda kendine inanmak ister. Fakat sizin gibi başarılı bir insan ile karşılaştığınızda düşünceniz, onun çok şanslı ya da ayrıcalıklı olması ise yine temel ilişkilendirme hatası yaptığınız anlamına gelmektedir.
Neden Böyleyiz?
İnsan, kendinden şüphe duymayacak kadar kendine güvenen bir varlıktır. Bu nedenle yaşanan olaylarda kendisine ait gerçekleri görmekte oldukça zorlanır. Öncelikle yapılması gereken şey, kendine karşı net olabilmektir. Tüm bilgilere sahip olmadığınızı, tüm insanlara yardım edemediğinizi, sanılanın aksine fazlasıyla iyi olmadığınızı düşünürseniz temel ilişkilendirme hatası da yapmamış olursunuz.
Bir başka kişi hata yaptığında, başarısız olduğunda bu durumu ön yargılarınız ile doldurmak yerine, o kişinin de hayatında “kötü giden” şeyler olabileceğini düşünmeniz gerekir. Çevrenizdeki binalara baktığınız zaman, sayısız pencere görürsünüz. Bu pencereler aslında çok farklı yaşamlara sahip olan insanları gösterir. O pencerelerden bakan birinin neye, kime, nasıl ve ne şekilde baktığını hiçbir zaman tam olarak bilemezsiniz. Üstelik siz de o pencerelerden baktığınızda oldukça farklı bir şeye odaklanabilirsiniz. Bu nedenle, kendi hatalarınızı kabullenmek, kendi doğrularınız ve yanlışlarınız ile yüzleşmek kontrolü daha iyi ele almamızı sağlar.
Söz konusu itibar ve özgüven olduğunda, kendinizi mükemmel biri gibi düşünmek size oldukça iyi gelebilir. Hatta tarif edilemez bir duygu çerçevesinde kendinize aşırı bir güven de duyabilirsiniz. Güvenin artması, hata payının da artması demektir. Çünkü kendinize duyduğunuz güven her ne kadar pozitif bir düşünme biçimine sahip olmanızı sağlasa da ön yargılarınızı arttır. “Ben olsam öyle yapmazdım” cümlesinin çıkış yeri de tam olarak bu noktadır. Dolayısı ile yeri geldiğinde kendinizden bile şüphe duymayı öğrenmeli ve hayatınızda bu bilinçle yaşamayı bilmelisiniz. Bu da kötü gidişatın son bulmasını sağlayacaktır.