Günümüzün trend sağlık sorunlarından biri de kronik yorgunluk olarak yer alır. Artan iş yükü, çalışma hayatının acımasız yönü, ev ve aile ilişkileri ya da hiçbir şey yapmıyor olsanız bile bir şeyleri tamamlama ve sorumluluklarınızı yerine getirme arzusu içerisinde olmanız kronik yorgunluğu tetiklemektedir.
Kronik yorgunlukla birlikte bireylerde ısı dengesizliği, sağlıksız beslenme, yetersiz spor ve egzersiz yapma, kalitesiz uyku uyuma, uyku problemleri yaşama, anksiyete, kaygı ve endişe hali gibi problemler de görülmektedir Pek çok kişi bu rahatsızlığı yaşadığının farkında olmadan psikolojide oldukça sık karşılaşılan “Tükenmişlik Sendromu” da yaşayabilmektedir.
İlgili İçerik: Çok Çalışanlar Tükenmişlik Sendromuna Yakalanabilirsiniz!
Kronik Yorgunluk ya da Brain Fog
Bir diğer ismi ile Brain Fog olarak bilinmektedir kronik yorgunluk. Tam olarak Türkçe karşılığı mevcut olmadığı için en yakın kelime “şuurun bulanması” olacaktır. Bu da aslında kafanın karışması anlamına gelir. Dengesiz bir ruh haline sahip olan, sürekli kendini halsiz ve yorgun hisseden kişilerde görülmektedir.
Bu rahatsızlık beraberinde tükenmişlik sendromunu getirdiği için kronik yorgunluk, sendromun ilk belirtileri arasında da yer almaktadır. Zihnimiz eski zindeliğini kaybetmiş, mental sağlığını koruyamamış ve fiziksel olarak kendimize iyi bakmamışsak, hepimizin başına gelebilme potansiyeline sahiptir.
Bu ruh halini ve hissini önlemek için sağlıklı beslenme faktörlerine dikkat etmek gerekir. Doğru beslenmek, bir tek bedenimizi değil ruhsal sağlığımızı da etkiler. Çünkü hormonlarımızın hislerimiz ve duygularımız üzerinde etkisi vardır.
Öyle ise nasıl beslenmemiz gerekir?
Tatlandırıcılar, Balıklar ve Gluten
Uzak durmanız gereken yiyecekleri ve gıdaları bilirseniz, beslenmenizi doğru bir şekilde ayarlamanız daha kolay olacaktır. Geçtiğimiz yıl İsrailli bir grup araştırmacı tarafından yapılan araştırmaya göre, sindirim sistemimizdeki floradaki bakterilerin yapay tatlandırıcılar tarafından değiştirildiği ortaya çıktı. Üstelik bu tatlandırıcıların Tip 2 diyabete neden olduğu da görüldü. Yani tatlandırıcılar, uzak durmamız gereken ilk besin grubu olarak yer alıyor. Diyabet hastalığı yaşamak, kan şekerini yükselttiği, beyin dejenerasyonu riskini arttırdığı ve insüline karşı duyarlılığı da düşürdüğü için eski ruhsal sağlığımıza kavuşmak zorlaşır.
İkinci grup besin ise büyük balıklar! Balık yemek oldukça faydalıdır fakat büyük balık tüketmek her zaman için faydalı değildir. Büyük balıklar okyanuslar ve denizler içerisinde diğer balıklara göre daha uzun yaşam sürmektedir. Dolayısıyla vücutlarında fazlasıyla nörotoksin birikmektedir. Cıva gibi insanları bilişsel olarak etkileyen nörotoksinler tüketmek insanın denge merkezi olan beyinciğine zarar vermektedir. Yüksek cıva içeren büyük balıklar tüketmek bu nedenle yanlıştır.
Toplumumuzda çok sık karşılaştığımız fakat halen daha etkilerine dikkat etmediğimiz Gluten de uzak durmamız gereken besinler arasına girmektedir. Söz konusu alerji, depresyon, sindirim sistemi hastalıkları, kalp rahatsızlıkları olduğunda en büyük destekçi glütendir. Gluten, buğday proteinidir ve vücuttan atılması zordur. Yüzde 99 oranında genetiği değiştirilen bir protein türüdür. Dolayısıyla bedenimize, beynimize, bağırsaklarımıza ağır tahribatlar vermektedir. Haftada 1 kez glutenli gıdalar tüketmek gerekir. Aşırısı, psikolojinize zarar vermekle kalmayıp yaşamınız için ömrünüzü kısaltmaktadır.