Carlsberg Grubu CEO’su Cees Hart, ilk iş gününü şöyle anlatmaktadır:
“İlk günümde bir asistan tarafından elime anahtar kart verildi. Bu kart sayesinde hiçbir katta durmadan 20. kata, odama, giden bir asansöre bindim. Ofisim, Kopenhag’ın etkileyici manzarasına sahipti. Oda tamamen çarpıcı bir şekilde dizayn edilmişti. Kopenhag manzarası ile buluştuğunda rüya gibi bir çalışma alanına sahiptim. Tüm bunlar şirketin gücüne ve önemine değinen pozisyonumun avantajları arasında yer alıyordu.”
Cees, yeni ofisinde geçirdiği iki ay boyunca kendisine verilen sorumlulukları yerine getirdi. Fakat gün içerisinde çok az insan ile sohbet etmekte ve karşılaşmaktaydı. Binmiş olduğu asansör hiçbir katta durmadan 20. kata kadar çıkmaya devam ediyordu ve çıkmış olduğu kat, bir grup yöneticinin yer aldığı ofisti. Durumun böyle olmasından rahatsız olan Hart, alt katta bulunan ortak bir alana geçmek istedi. Neden bu değişikliği yapmak istediği sorulduğunda ise Hart’ın cevabı:
“İnsanlarla tanışmazsam, ne düşündüklerini öğrenemeyeceğim. Ve ekibin nabzını tutamazsam onlara etkili bir şekilde liderlik edemem.”
şeklinde oldu.
Cees Hart’ın yaşamış olduğu bu durum, günümüz iş dünyasındaki liderlerin ve yöneticilerin, kendilerini diğer çalışanlardan ayırma isteğinde bulunduğunu ve liderlerin yükselme hırsı sebebiyle bir çeşit egoya da sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum liderlerin genel olarak müşterilerini kaybetme riskini de arttırmaktadır. Kazanılan güç, kudret ve statü liderlerin gözünü boyamaktadır. Zamanla, müşterilerinden ve takım arkadaşlarından uzaklaşan liderler meydana gelmektedir.
Eski İngiliz Dış Sekreteri Nörolog David Owen ve Duke Üniversitesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Profesörü Jonathan Davidson, liderlerin bu durumunu “kibir sendromu” olarak adlandırmaktadır. Liderler, güç sahibi olma isteğiyle kavrulurken bu gücü kontrol edememekte ve dolayısıyla egolarıyla yalnız kalmaktadır. Joyce Group CEO’su Jennifer Woo bu konuda, “Egonun yarattığı servet, şöhret ve nüfuz arzusunu yönetmek, bir liderin başlıca sorumluluğudur.” demektedir.
İş dünyasındaki liderlerin yüzde 65’i daha fazla güç elde etmek isterken kibir sendromuna yakalanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre egoları uğrunda arzularını gerçekleştirmek isteyen liderler, kontrollerini kaybederek görüş alanlarını daraltmakta ve davranışlarının bozulmasına sebep olmaktadır. Bu durum liderlerin çalışanlarla uyumlu olmamasına ve giderek şirket içerisinde iletişim yeteneklerini kaybetmelerine neden olmaktadır.
Bakıldığında ego, tıpkı sapan ve kuş mantığına benzer. Kuşu vurmak için defalarca sapan ile atış yapmak istersiniz ve her yaptığınız atışta biraz daha hırslanırsınız. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta, siz hırslandıkça, kuşu vuramazsınız. Ego da tam olarak böyledir. Şirket adına büyük kararlar almak isterken, başka insanların etkisi altında kalınabilir. Büyük resmi göreceğim derken başka bir insanın etkisiyle alınan kararlar, büyük kayıplara yol açabilir. Balon gibi git gide şişirilen bir ego, tıpkı fazla şişirilen balonun durumuna düşecek ve sonunda patlayacaktır. Patladığında da ortada balona dair hiçbir parça kalmayacaktır.