Motivasyon, bir insanın yaşarken gülümsemesini sağlayan en temel hislerden ve düşüncelerden oluşur. Hayatımızda fark yaratabilmek, başarılı olabilmek, sorumluluk alabilmek ve nice olayı gerçekleştirebilmek için motivasyona ihtiyaç duyarız. Amerika Birleşik Devletleri’nde motivasyonun ne kadar önemli olduğunu araştırmak adına yapılan bir araştırmada, başarılı kabul edilen girişimcilere sorular soruldu. Hayatlarında fark yaratmaya başladıkları andan itibaren edindikleri hayat kurallarından bahsetmeleri istendi.
MVP Visuals şirketinin girişimcisi Ben Camerota, hayatın yüzde 10’luk kısmının başımıza gelenlerden ve yüzde 90’ının da bunlara nasıl tepki verdiğimizden oluştuğunu söylüyor. Kendisi “En çok kendime hatırlattığım kural budur! Bu alıntı beni hem kişisel hem de profesyonel yaşamımda önemli ölçüde yönlendirdi ve yönlendiriyor. Gerçekten işe yarıyor, çünkü tüm insanlar için doğru. Hepimiz zorluklarla karşı karşıyayız, ancak hepimizin olumlu ya da olumsuz bir şekilde cevap verme hakkı var.” diyor.
Company Folders Inc. şirketinin kurucusu olan Vladimir Gendelman ise kendisine daima annesinin bir sözünü hatırlattığını söylemiştir. Gendelman, “Annem, “Ucuz şeyler satın almak için yeterince zengin değiliz” derdi. Ucuz şeyler uzun vadeli şeyler değildir ve başlangıçta yüksek kaliteli ürünler satın almaktan daha fazla zamana ve paraya mal olur. Bu aynı zamanda davranışlar için de geçerlidir: Bir işi geriye dönük olarak düzeltmek yerine, işleri en başından doğru yapmak daha kolaydır.”
Tiller’dan Stephen Gill, insanların motive olabilmesi için hareket etmesini, oynamasını ve hayal kurmaya devam etmesini öneriyor. Gill, “Hareket et, oyna ve düşle! Sürekli olarak bu kelimelere atıfta bulunuyorum çünkü bana momentumun önemini ve gücünü hatırlatıyorlar.” diyor ve ekliyor “Tam potansiyelinizi elde etmek için enerjik kalmanız gerekir. Bu, sağlığınıza önem verip spor salonunu ziyaret etmekten tutun, zihninize egzersiz yaptırmaya kadar her şeyi kapsar.”
Herkesin hayatında sorunlu giden bir bölüm vardır. Tam en dibe vurdum, motive olamıyorum derken kendinizi doğru yaptığınız yanlışlar içerisinde bulabilirsiniz. DynamiX şirketinden Jeff Jahn bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Ya doğru yap ya da yapma yaklaşımını uyguluyorum. Bu yaklaşım verdiğim her kararı yönlendirir. Bir şeyi herkesten daha iyi yapabileceğimi ve bunun için güçlü bir tutku hissedeceğimi düşünmüyorsam o fırsatı reddediyorum.”
Sidebench şirketinden Kevin Yamazaki ise iyiliğin, dolardan daha güçlü bir para birimi olduğunu düşünüyor ve şöyle diyor, “İster kişisel ister profesyonel alanda olsun bu doğru bir kuraldır. Parasal karşılığı olmayan yardımlar ve hediyeler, uzun vadeli ilişkiler kurar. Bu ilişkiler finansal kaygılara dayanan ilişkilerden daha pozitiftir. Birine gerçekten değer verdiğinizi ve onun için zaman harcadığınızı gösteriyorsunuzdur. Bu günümüzde dünyasında hiç de kolay değil, hatta her zaman mümkün de değil.”
Scribe Writing’den Zach Obrant’ın tavsiyesi ise değişim yaşanırken bu değişimden tat almaya bakmanız… Obrant, “İş, ilişkiler veya günlük yaşamda olsun, sorunlarımızın çoğu geçmişe takılıp kalmaktan, geçmişe sarılmaktan kaynaklanıyor. Değişimin verdiği rahatsızlığın tadını çıkartarak, her şeyi yeni bir bakış açısıyla görmeye başlarsınız ve bunu yaparken daha mutlu olursunuz.”