Bilmem biliyor musunuz, Armağan Çağlayan’ın YouTube sosyal medya platformu üzerinden yürüttüğü bir program mevcut. Bu program içerisine pek çok ünlü isim katılıyor. Aktör, aktris, sanatçı, futbolcu, spiker… Çağlayan’ın bu haftaki konuğu, televizyon kanallarından da alışık olduğumuz “Ece Üner” idi. Üner program içerisinde şöyle bir cümle kurdu:
“Gitmesine izin vermediğiniz her şey sizden kaçıyor”
Bu söz bana kendi hayatımı ve kararlarımı sorgulamama sebep oldu. Üner haklıydı. Gitmesine izin vermediğim, benimle kalmasını çok fazla istediğim ne kadar şey varsa, elimden bir şekilde hepsi uçup gitti. Geriye kalan tek şey de ben oldum. Belki iyi kaldım belki kötü kaldım, fakat eninde sonunda yalnız kalan, kaldığım konumla ilgili olarak mücadele etmek zorunda olan ben oldum.
Mücadele Etmiyorsan Aynı Zamanda Yaşamıyorsun Demektir
Yaşam, mücadele ve şans arasındaki ince bir ip üzerine kuruludur. Bu ipin üstünde cambaz olabilirseniz, yaşamınız da aynı oranda keyifli ve eğlenceli geçer. Sadece şans ile ya da sadece mücadele ettim demekle ipte yürünmez. Marifet her ikisini de aynı anda bulabilmektedir.
Belki de bu söylediğime kızacaksınız fakat, hayatın yüzde 99’unun şans olduğuna inanıyorum lakin bir fark ile… Herkes, kendi hayatından sorumludur ve herkes kendi şansını kendi yaratır. Şansa denk gelmek için mücadele etmek gerekir ve hayatınızda mücadele etmesini bilmiyorsanız, ömrünüz sihirli bir değneğin size dokunmasını beklemekle geçer. Yani, mücadele etmiyorsan aynı zamanda yaşamıyorsun demektir. Çünkü insan, pes etmediği ne kadar şey var ise bunlardan sorumludur. Önemli olan yaptıklarınız değildir. Yapmadıklarınız ve yapamadıklarınızdır.
Neden Yapamadıklarımız Önemli?
Eğer bir ilki başarmıyorsanız dünya üzerinde, hayatınızda yaşayacağınız “ilk” yalnızca sizi tatmin eder, üzer, mutlu kılar ya da ağlatır. Bir yazınız dergide yayımlanmasına yalnızca siz mutlu olursunuz, geri kalan kişiler sizi tebrik etmek, adınıza mutlu olduğunu söylemek ve gurur duyduğunu belirtmekle yetinir. Yaklaşık olarak 15 saniye sürer ama siz bir ömür boyu elde ettiğiniz başarıyı unutmazsınız.
Ne yazık ki Dünya üzerindeki sistem bu şekilde ilerler. İnsanlar yaptıklarınızdan çok neyi yapamadığınız ile ilgilenir. Az önceki verdiğimiz örnekten ilerleyeceksek eğer, karşılaşacağınız sorulardan biri şöyle olacaktır, “Neden dergide yayımlanıyor? Gazetede niye yayımlanmıyor?”
Bu cümleleri çoğaltabilirsiniz…
“Neden 3 kilo verdin bu ay? Bence 5 kilo verebilirdin.”
“Neden kırmızı olanı almadın? Siyah sana yakışmıyor.”
“Neden yüksek topuklu giydin? Spor ayakkabı giysen rahat ederdin.”
Ve bu cümleler ne yazık ki toplumumuzu oluşturuyor. İnsanlar sonuç ile değil, neden ile ilgileniyor. Sonuca ulaşmanız sizi başarılı kılmış olsa bile, bu onların değil sizin başarınız ve yine ne yazık ki bir başkasına göre bu başarı bile olmayabilir.
Karşınızdaki insan her kim olursa olsun ona karşı yaptıklarınız değil, yapamadıklarınızla ilgilenir. Anneniz, eşiniz, sevgiliniz, arkadaşınız ya da okuldaki öğretmeniniz… Sınavdan 80 puan almış olmanız, son soruyu neden eksik yaptığınız kadar önem taşımaz örneğin. Ve bu hayatın acı kanunlarından biridir. Bu nedenle, yaptıklarınız değil hayatta neyi yapamadığınız ile ilgilenin. Çünkü yapamadığınız şey, sınavınızdır.