Çevrenize bir bakın sonra kabuğunuzu kırın ve dünyaya bakın. Hedeflerini başarmış insanların hayatlarını okuyun, izleyin ve keşfedin kaç kez kaybettiklerini kaç kez alay konusu olduklarını ve kendi ailelerinin bile onları yarı yolda bıraktığını göreceksiniz. Peki o insanları başarıya taşıyan neydi? Bu soruya cevabınız ne olur? Çok şanslı insanlar mıydı yoksa Allah hep onların yanında mıydı? Belki bu cevaplar doğrudur belki değildir. Asıl olduğundan emin olduğumuz şey ise hayallerinden vazgeçmedikleri ve tüm başarısızlıklara rağmen olumlu bir düşünceye tutunduklarıydı.
İnsan kendine inanmazken dünya ona nasıl inansın? Her şeyden önce kendimize inanmamız gerek. Kendine inanan başarısızlıklardan korkmaz. Unutmayın insanoğlu Ay’ ı bir gecede fethedip Dünya topraklarına katmadı. Başarısız yüzlerce deneme sonucunda hedefe varıldı. O zaman kendimize inanmakla yola çıkıyoruz ve başarısızlıklarımızdan korkmuyoruz. Tam tersine hayallerimiz, hedeflerimiz veya umutlarımız her neyse onlara bizi bir adım daha yaklaştırdığı için tüm başarısızlıklarımızı kucaklıyoruz.
Düşüncelerimiz hep pozitife ve başarıya dönük olmalı. Hayatımızın yüz metre engelsiz bir parkur değil de yüzlerce kilometrelik engellerin ve daha çok yokuşların olduğu bir parkur olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz ama her yarışta olduğu gibi bu yarışın sonunda da bir madalya ve ödül olduğunu unutmamalıyız.
Olumlu düşünmek sizi bir masal dünyasında yaşatır sanıyorsanız bunda da yanılıyorsunuz. Daha önce de dediğim gibi hayat kısa ve düz bir parkurdan ziyade yüzlerce kilometre uzunluğunda engellerin olduğu bir parkurdur.
Peki Ne Yapmalıyız?
Yarışın zorluğunu düşünüp yarı yolda pes mi edeceğiz yoksa tüm dünyaya “İşte ben, işte madalyam, işte başarım!” demenin güzelliğini düşünüp tüm yaralarımıza, tüm yorgunluğumuza rağmen bu yarışta koşmaya devam mı edeceğiz? Unutmayın ki tarih yarı yolda bırakanları değil, her yeri yara bere içinde yarışın sonunda madalyasını takanları hatırlar. Gerçek mutluluğu da sadece yarışın sonuna varanlar tadar.
Sadece düşüncelerimizi değil duygularımızı ve duygularımıza bağlı olarak ruhumuzda pozitife ve güzele yöneltmemiz gerek. Bazen en çok ağlanacak yerlerde kahkaha atmayı becermeli, pes etmenin eşiğine geldiğimizde, kimsenin elimizden tutmadığı anlarda, kendi elimizden tutmayı becermemiz gerekir.
Duygularımızı yakıp yıkan olaylar yaşayacağız belki bunu okurken bir çoğumu biz bu olayları çoktan yaşadık bile diyordur. Ama bakın hala ayaktayız hala gülebiliyoruz hala güzel hayallere dalıp gözümüzden akan damlalara dalıp gidebiliyoruz. O zaman düşüncelerimizi duygularımızın yanına eğitime mi versek?
İnsanların sizinle “Bu da çok iyimser, bunun da gözleri kör, yaşadığı onca şeyi düşünmeyip hala aynı şeyi yapıyor” diye dalga geçmesine, sizi umutsuzluğa düşürmesine izin vermeyin. Unutmayın bu sizin hayatınız, sizin fikir dünyanız, sizin duygularınız ve ruhunuz ve bunların hepsini kullanırken de en güzelini ve sizi en mutlu edeni yapmakta özgürsünüz. Siz kendiniz olduğunuz için özelsiniz. Bundan asla vazgeçmeyin. Olumlu düşünceleriniz hiç bitmesin en karanlık çukurda veya en dipteki mağarada bile ışığınızı bulun. O ışığa tutunun ve yolunuza devam edin. Yol sizin yolunuz. O yola kimsenin karışmasına, sizi başka yönlere itmesine izin vermeyin.
Umut Etmekten Vazgeçmeyin
Umut etmekten ve hayal kurmaktan asla pes etmeyin. Hayalleriniz fikirleriniz olur, fikirleriniz de size yeni yollar açar. Unutmayalım ki insanoğlu bugünkü bilgi birikimine iki gün önce gelmedi. Yüz binlerce yıllık fikirler ile bugün olduğumuz yere geldik ve o fikirlere bir insanın kurduğu hayal meydan açtı. Fikirlerinize ve düşüncelerinize karışmak isteyen insanlar olduğu gibi hayallerinize karışmak isteyen insanlar da olacak.
Önce hayallerinizden olumsuz her şeyi atın gözünüzü kapatın ve bundan on sene sonra kendinizi olabilecek en güzel yerde hayal edin. Sonra hayalinizin düşüncelere akmasına izin verin düşünün oraya ulaşırken ne gibi engellerle karşılaşabilirsiniz ve karşılaştığınız engelleri nasıl geçebilirsiniz. Düşüncelerinizde size kapanan kapıların yanındaki pencereleri bulun ve o pencerelerden geçerek yolunuza devam edin ve ya kapıyı hepten yok edin sonuçta sizin düşünceniz sizin için en iyi olan ve en güzel olan neyse onu yapmaktan çekinmeyin.
İyimser olmak kötü değildir. Bizi dünyaya getirip hayatta tutan bir annenin olumlu düşünceleriydi. Bize okulda ilk harfleri öğretende bir öğretmenin olumlu düşünceleriydi. Dünya sizle alayda etse, size tepeden bakıp ufacık da görse hayat sizin hayatınız olumlu olana yönelin ve o yolda ilerleyin yarışa siz başladınız siz bitireceksiniz. Sizinle alay edip yukarıdan bakanların sizin yarışınız ile alakası yok, çünkü onlarda kendi engebeli yarışlarında yarışıyorlar.