Yeni bir ortam içerisine girerken, farklı insanlarla tanışmak ya da farklı bir diyalog halinde olmak, kalabalık ortamlardan haz etmemek gergin hissetmenize neden olabilir. Bir topluluk önünde konuşma yaparken kendinizi aşırı stresli ve gergin hissedebilir, yapacağınız konuşmanın yeterince iyi geçmeyeceğini düşünerek basit durumları bir kabus haline getirebilirsiniz. Bu durum zaman içerisinde “sosyal anksiyete” yaşamanıza neden olacaktır.
İş yaşamı içerisindeyken sosyal bir çevreye sahip olmak oldukça önemlidir. Yeni kişiler ile bağlantı kurmak, farklı sektörler içerisindeki kişilerle tanışmak ya da iş arkadaşlarıyla kurulan ikili iletişimlerde başarılı olmak, network ağınızı oluşturur. Sosyal çevre edindikçe birey, profesyonellik alanında deneyimler elde eder ve buna ek olarak sosyal beceriler kazanır. İş hayatında sosyal beceri kazanmak da oldukça önemlidir. Çünkü her yönetici, personellerinin etkili iletişim ve ikna kabiliyetine sahip olmasını, takım lideri olarak hareket edebilmesini, liderlik özelliklerini taşımasını ister.
Fakat sosyal anksiyete yaşayan kişiler, kendilerini kalabalık ortamlar içerisinde gergin hissettiği ya da ikili ilişkilerden uzak durmak istediği için sosyal becerilerini geliştirmek konusunda zayıf düşerler ve bu durum çalışan birey açısından iş yaşamında kabus haline gelebilir.
Sosyal Anksiyete Nedir?
Sosyal anksiyete; başkaları tarafından yargılanmaktan, eleştiri altında kalmaktan, konuşma yaparken kendisini küçük düşürmekten korkan kişilerin yaşadığı bir sendromdur. Bu depresyon türüne sahip olan bireyler sürekli olarak ikili ve toplu iletişimlerden bir kaçış halinde hayatlarını sürdürürler. Kendilerine soru sorulduğu zaman asla kendileri gibi davranamayabilir. Kendilerini güvende hissettikleri bir ortam içerisinde rahatça paylaşım yapabilir ve iletişim kurabilirler fakat iş etkinlikleri, yemekleri ya da vb. organizasyonlarda kendilerini hiçbir zaman rahat hissetmeyeceklerdir. Tanımadıkları, kendilerini güvende hissetmedikleri mekanlarda, sağlıklı bir iletişim yürütebilmeleri imkansız hale gelecektir. Dolayısıyla kendilerini yoğun bir stres, kaygı, endişe ve gerginlik içerisinde bulacaklardır.
Sosyal anksiyeteye sahip olan kişilerin günlük yaşamlarını, iş ilişkilerini ve sosyal aktivitelerini engellemektedir. Dolayısıyla iş yaşamı açısından da olumsuz etki bırakacak bir depresyon türüdür. Bireyler kendilerini sürekli olarak yetersiz ve değersiz hissettikleri için sosyal aktivitelere katılım eğiliminde bulunmazlar. Herhangi bir ortamda ilgi odağı haline gelmekten, yabancı kişilerle konuşmaktan ya da dışarıda yemek yemekten de hoşlanmazlar. Kendileriyle ilgili olarak daima başarısız olacaklarına ya da yetersiz kalacaklarına dair düşünceleri vardır.
Dolayısıyla sosyal anksiyete, bireyin kendine karşı olan özgüvenini yitirmesine de neden olmaktadır. Sosyal herhangi bir etkileşimde bulunmadıkları için bireysel çalışma biçimine daha yatkın olurlar. Bu tip kişilerin bir ofis içerisinde çalışması da oldukça zordur. Üstelik sosyal anksiyete ile birlikte:
- Scopophobia (izlenilmekten korkmak)
- Glossophobia (topluluk önünde konuşmaktan korkmak)
- Toplum içinde yemek yemekten korkmak
gibi psikolojik rahatsızlıklar da meydana gelebilmektedir…
Tüm bunlar, iş yaşamını derinden etkileyen negatif durumlardır. Bu rahatsızlığı ortadan kaldırmak için mutlaka psikolojik destek alınması gerekir.