Stratejik yönetim ve stratejik yönetim süreci, işletmeler açısından oldukça önemlidir. Stratejik yönetim yapabilmek, stratejik düşünülebildiğini gösterir. Stratejik düşünceler insanlara özeldir. Çoğu zaman farklı bakış açılarının kazanılmasını sağlasa da, yeniliğe açık olmayan bireyler açısından tam bir kabus olarak görülecektir.
1516 yılına Thomas More tarafından yazılan “Ütopya (Ütopia)” kitabı, ideal bir yönetimi biçiminin ve sürecinin nasıl olması gerektiğini dile getirmektedir. More bu kitabında, herkesin eşit olarak yönetim süreci içerisinde olmasını desteklemektedir. Ona göre en iyi yönetim şekli, herkesin eşit olduğu, aynı kıyafetleri giydiği, sade renkler tercih ettiği günümüzde var olmayan yer Ütopya’dır.
Bu durumda yöneticilerin Ütopya adlı kitaptan öğreneceği önemli detaylar bulunmaktadır. Yöneticilerin iyi bir yönetime sahip olması, şirketin başarılı olması anlamına gelir. Başarılı bir yönetim beraberinde şirketin sürdürülebilir bir yaşama sahip olmasını sağlar. Aynı zamanda kişi ve kurum açısından arada köprü oluşturur. İşte Thomas More’un Ütopya kitabından öğrenebilecek detaylar:
“İnsanları kötülüğe yönlendirdikten ve onlara daha çocukken ihtiyaç duydukları düzgün eğitimi veremedikten sonra yetişkinliklerinde işledikleri suçtan dolayı cezalandırmanın ne faydası var?” ve “Öyle bir şeydir ki bu kibir, insanı kendi elindekiyle değil başkasının sefaletini görerek mutlu olmaya iter.” cümlelerinden anlamak gerekiyor ki, insanın çocukluğu en iyi yönetim biçimine kavuşmasında yardımcı olur ve bir insanın başarılı olabilmesi için kibirden uzak durması gerekir.
“İnsan ne kadar yükselirse, bir o kadar kötü olur düşüşü.” ve “Oysa insan savaştan önce barışa değer vermeli, barış üzerine kafa yormalı.” cümleleri başarının güzel olduğunu fakat başarı elde edilirken yükselişin bir düşüşü olduğu unutulmamalıdır.
“Paranın her şey olduğu çağımızda yalnız lüksün ve ahlaksızlığın buyruğunda çalışan bir sürü boş ve yararsız zanaatlar görülüyor.” ve “Hangi yönetici adalet var diye bağırıyorsa, inanmak tamamen ahmaklıktır. Adalet varsa; Adalet var! Diye bağırmanıza ne gerek var Kral Bey, gösterin olur biter. Gösteremediğin şeyi uzun hava gibi bağırsan neye yarar.” cümleleri, adaletin ve paranın olduğu yerde dengesiz giden bir şeyler olduğunu göstermektedir. İyi bir yönetim açısından adaletli olunmalı fakat lüks elde ederken boş çabalara kalkışılmamalıdır.
“Derler ki, aslanlar, ayılar, yaban domuzları, kurtlar, köpekler, yalnız beden güçleriyle dövüşebilirler. Atılganlık, güçlülük bakımından bu hayvanların çoğu insandan üstündür. Ama hepsi, aklın ve zekanın karşısında boyun eğerler.” ve “Dünyada hiçbir şey bir insanın canıyla eş değerde olamaz.” cümleleri, en üstün varlığın insan olduğunu göstermektedir. Bu durumda, akıl ve zeka olduğu takdirde insanın elde edemeyeceği bir şey yoktur.
“Zaten insan ister istemez kendi aklını en üstün görür. Kuzgun da maymun da kendi yavrularını yavruların en güzeli sanır.” ve “Aşırı doğruluk aşırı haksızlık getirir.” cümleleri de insanın kendini üstün görmesi ve bu üstünlükleri aşırı doğru sanması sonucu meydana gelebilecekler hakkında tüyolar vermektedir.