Hayat, koyulan hedeflerin karşısındaki engellerle doludur. Kendinize bir hedef koyduğunuzda, sürekli olarak karşınıza engel çıkar. Üstelik bir engeli geçtiğinizde, bir diğeri ile karşılaşırsınız. Engeller karşısında pozitif olmak, güçlü durabilmek ve asla vazgeçmemek sizi başarıya yönlendirir. Hayatının her dakikasını mücadele ederek geçiren 63 yaşındaki Afife Teyze’de bunu kanıtlayanlardan yalnızca biri…
Kayseri’de Yahyalı köyünde dünyaya gelen ve çocukluğunun çok mutlu bir şekilde geçtiğini dile getiren Afife Küçükbenli, ilkokul yaşamında oldukça başarılı olan ve hayalinde öğretmenlik mesleği olan bir çocukluk geçirmişti. Okula gittiği dönemlerde annesinin hastalanması, tüm hayatının değişmesine sebep olmuştu. Annesi ev işleriyle ilgilenmesi ve kardeşlerine bakması için Afife Teyze’nin okula gitmesine izin vermemişti. Küçükbenli, “Evde kardeşlerime bakmaktan ve ev işlerinden dolayı öğretmen olamadım.” dese de bu dönem içerisindeki en büyük şansının yan komşusu olan Ahmet Küçükbenli olduğunu söylemektedir.
Gizli bir şekilde uzun uzun bakışmalarla başlayan aşklarının evlilikle tamamlanmasının ardından 41 yıl evli kalan ve 3 çocukları bulunan Afife Küçükbenli, “Çocuklarımla tekrar okula başladım.” demektedir. Okumanın ve öğrenmenin hiçbir zaman bir yaş gerektirmediğini ve okumanın çok değerli olduğunu söyleyen Afife Teyze, zorunlu ihtiyaçlarının haricindeki tüm gelirini çocuklarının eğitimlerine yatırmıştır. Çocuklarına okulu ve okumayı sevdiren Küçükbenli, bu süreç içerisinde okumayı öğrenmiş ve çocuklarıyla beraber kitaplar okuyan bir anne olmuştur.
Aşk-ı Memnu, Çalıkuşu, Kürk Mantolu Madonna, Suç ve Ceza, Veba gibi her tür edebiyat romanını okuduğunu belirten Küçükbenli, kitapları çok sevdiğini ve dünyaya dair duymuş olduğu ilginin kitaplardan geldiğini söylemektedir. Kitaplarda okumuş olduğu her cümlenin, ondaki dünyayı gezme tutkusunu uyandırdığını, “Kitapları okuduktan sonra onlar üzerine tartışmak istiyorum.” cümlesiyle de belirtmektedir. Öyle olacak ki Sefiller romanını okuduktan sonra dayanamayıp Paris’e gitmiş ve duymuş olduğu heyecan sebebiyle kısa zamanda Paris gezisini tamamlamıştır.
Çocuklarına da kitap okuma sevgisini aşılayan Afife Teyze, çocuklarının sürekli olarak kendisine kitap yolladığını ve onlarla okudukları kitaplar üzerine tartıştığını, telefonda bol bol sohbet ettiklerini, gittiği konferanslar hakkında konuşmalar yaptıklarını dile getirmektedir. Küçükbenli’nin en çok gurur duyduğu şey, çocuklarına “Bakın, ben de bir şeyler öğreniyorum.” bilincini göstermiş olmasıdır. Bu durumda gurur duyduğunu söyleyen Küçükbenli’nin İtalya’da okuyan bir kızı bulunuyor.
Eşinin işi sebebiyle şehre yerleştiklerini fakat eşi emekli olduktan sonra köye geri döndüklerini, burada bir çiftlik aldıklarını, almış oldukları çiftlikte üç buçuk yıl boyunca elektriksiz ve susuz yaşadıklarını belirten Afife Teyze, ilk başta 10 tane koyunları ve 3 tane keçileri olduğunu belirtip şu an 300 koyun, 25 keçi ve çok fazla inek, tavuk, kedi ve köpek sahibi olduğunu söylemektedir.
Kızının İtalya’daki arkadaşlarının kendisini ziyarete geldiğini de söyleyen Küçükbenli, çiftliğindeki hayvanlara ailesinin, arkadaşlarının isimlerini verdiğini söylemektedir. Hayvanlarına kızının arkadaşlarının ismini vermesi, dünyayı gezmesine bir vesile olmuş, dünyanın dört bir yanından çevre edinmiştir. Arkadaşlarını ziyarete giderek dünyayı gezen Afife Teyze, değişik ülkeler ve buralardaki yaşam biçimini gördükçe, Türkiye’deki insanların hareketlerinden ve davranışlarından da şikayetçi… Küçükbenli, “Türkiye’de beni en çok rahatsız eden şey çevreye duyarsızlığımız. Kimyasal atıklar, çöpler… Geçen baharda belediyeyi çağırdım, bir traktör ambalaj atığı toplayarak verdim. ‘Ambalaj atıkları çöp değildir’ sloganı beni çok etkiledi. Bunu anlamamız gerekir. Bu ülke bizim.” demektedir.