“Ben bilmem hiç kendimi korumak zorunda kalmadım.
Bilmem ben bir çocuğu düşünmek zorunda olmadım.
Hiç evlendirilmedim, evde dayak görmedim, kendi evimde kendi odama zorla hapsedilmedim.
Sözlerinizi kusmadım, yurdumdan edilmedim.
Nefretinizle yanmadım, yakılarak can vermedim.
Hiç kardeşim olmadı, hiç abimden korkmadım.
Okuldan alınmadım, ben hiç öldürülmedim.”
– Deniz Tekin
Kadın olmanın ve bu cinsiyeti taşımanın küçüklüğümden bu yana sahip olduğum en iyi şeylerden biri olduğunu öğrendim. Bunu bana öğreten babamdı, fakat herkes babadan yana benim kadar şanslı olmadı. Türkiye’deki kadınlar için yaşayabilmek ilk olarak babaları yüzünden engellendi. Baba yönünden şanslı olmayan binlerce kadın bugün; kocaları, sevgilileri ve nişanlıları tarafından da aynı şanssızlığı yaşıyor. Çünkü çocuk küçükken karşısında kimi görürse, hayatının bir noktasında onu arıyor.
Bu yazımda Türkiye’deki kadınların her biri için yaşamı boyunca unutmaması gereken, her zaman zihninin bir köşesinde tutması gereken noktalardan bahsedeceğim. Bu noktalar, özgür ve hür bir ağaç gibi yaşayabilmemiz, dallarımızın yeşillenip çiçeklenebilmesi, en zor kışları atlatırken bile ruhumuzda baharı hissedebilmemiz için…
1. Özgüvenli Olmalısınız
Bir kadın olarak daima özgüvenli olmanız gerekiyor. Toplumdaki “güzel kadın” baskısı nedeniyle 36 beden olmanın hayalini kurarken 48 beden kot pantolon giymeniz, gözlük takmanız, göğüsleriniz ilk çıktığında bu durumdan utanıp sokakta kambur gezerek dolanmanız, kariyer yaşamınızda kadın olduğunuz için üzerinizde mobbing uygulanmasına izin vermeniz, araba kullanırken kadın olduğunuz için üzerinize doğru sürülen arabalardan kaçmanız, “Dulsun bir şeye ihtiyacın olur” diyerek yardım niyetinde sarf edilen sözlerin altında kalmanız…
Babanızdan gördüğünüz şiddet nedeniyle erken yaşta evlenmeniz, yağmurdan kaçarken doluya tutulup hiç istemediğiniz bir adamla evlenmeniz ve bir çocuk sahibi olduğunuzda kendinizi hem anne hem baba yerine koymaya çalışmanız… Bu listenin uzayıp gideceğini biliyoruz. Bir kadın olarak özgüvenli olmak istiyorsanız öncelikle, “hayır” demeyi öğrenmeniz gerekiyor. Kimse üzülmesin diye kendi canını yakmak, birileri mutlu olsun diye edilen lafların altında kalmak bu hayatta yapabileceğiniz en kötü şeylerden biri. Herkes gibi sizin de yaşamaya, özgür olmaya, ayaklarınızın üzerinde maddi ve manevi olarak güçlü durmaya hakkınız var. Bedeniniz üzerinde sizden başka kimsenin hakkı olmadığı gibi düşüncelerinizin üzerinde de olmasına izin vermemelisiniz.
“El alem ne der?” diye düşünmeden, hür bir şekilde hayatınızı yaşamalısınız. Size engel olanları hayatınızdan uzaklaştırmadığınız takdirde bu hayatta, kelepçeleriniz ile birlikte dar düşüncelerin arasında boğulmaya mahkum kalırsınız.
2. Düşündüğünüzden Güçlüsünüz
Düşündüğünüzden daha güçlü olduğunuzu kendinize her uyandığınızda hatırlatın. Güçlü olmak, fiziksel olarak kas oranınızın fazla olması anlamına gelmez. Bugün pek çok kadının başaramayacağını düşündüğü noktaların temel nedeni “toplumsal baskı” olarak yer almaktadır. Günümüzde pek çok kadın, “Kadın halinle markete mi gideceksin?”, “Kadın elinle bu işe karışma.”, “Sen yemek yap eve ben bakarım” cümlelerinin altında kendini güçsüz bırakmaktadır. Bu cümleler çeşitlenmekte ve artmaya da devam etmektedir.
Bir kadın olarak ehliyet sahibi olun. Bir kadın olarak 40 kiloluk çuvalları taşıyın. Bir kadın olarak futbol maçına gidin. Bir kadın olarak eve erken vakitte değil, geç vakitte dönün. Düşündüğünüzden daha güçlü olduğunuzu fark ederseniz eğer, kendinizi daha özgüvenli ve “bir kadın” olarak hissedebilirsiniz.
3. Kadın Olmak Eksiklik Değildir
Çevrenizdeki pek çok kişi, sırf kadın olduğunuz için sizlere bir şey söylüyor olabilir. Üstelik kadın varlığının en büyük düşmanı erkekler değil, kadınlardır. Çünkü bir kadını ayağa kaldıracak olan da bir kadındır. Yere düşürecek olan da… Toplumun gelişmesini sağlayacak olan kadındır. Çünkü bir kadını eğitmek, toplumu eğitmek anlamına gelir. Günümüzde bir erkeği de kadını da yetiştiren şey, babadan da önce annedir. Çünkü her çocuk öncelikle anne karnındayken hayatı öğrenmeye başlar. Bu nedenle bilinçli kadınların olduğu bir topluma sahip olmak, gelişmek demektir.
Sırf kadın olduğunuz için duyduğunuz kelimeler karşısında üzülmek, ağlamak yerine, sizin yerinizde bir erkek olsaydı, aynı kelimeleri sarf edip edemeyeceklerini düşünün. Eğer edemeyeceklerine karar veriyorsanız, size edilen kelimelerin hiçbir anlamı olmadığına da inanın. Cinsiyet ayrımı yapılan bir toplum içerisinde yaşayabilmenin kuralı, yıkıcı eleştiriler karşısında gerçekten o eleştirinin size mi yoksa cinsiyetinize mi edildiğini fark etmektir.
4. Hayatınızdaki Tüm Seçimler Size Aittir
Çok beğendiğiniz o elbise, dizinizin yukarında diye almıyorsanız bu seçim size ait değildir. Erkek çalışanların sayısının fazla olduğu bir yerde çalışmak istemiyorsanız, bu düşünce size ait değildir. Şehirlerarası yolculuk yaparken yanınıza bir adam oturacak diye korkuyorsanız, bu korku size ait değildir. Sevdiğiniz yemeyi yemekten kendinizi mahrum bırakıyorsanız, zayıflamak için aldığınız bu kararın yüzde 80’i size ait değildir.
Araba kullanmaya korkuyorsanız, bir erkekten yardım etmesini istemekten çekiniyorsanız, her erkeğe sizi taciz edecek gözü ile bakıyorsanız, iş yerinizde ezildiğinizi düşünüyor ve hissediyorsanız bu düşüncelerin hiçbiri size ait değildir. Kendimizi tanımaya ve bilmeye başladığımız yaştan şu ana kadar, bir başkasının düşünceleri ile yaşadığımızı bilmemiz gerekir.
“Kız çocuğu sokakta oynamaz.”
“Kız çocuğu eve geç dönmez.”
“Kadın dediğin evinde oturur.”
“Kadın kuyruğunu sallamadan erkek yanaşmaz.”
Bu cümleleri duymak istemiyorsanız eğer, hayatınızda öğrendiğiniz bilgiler karşısında seçim yapabilmeyi öğrenmelisiniz. Eğer bir erkeğin yanında seyahat etmek istemiyorsanız bu sizin tercihiniz olmalıdır. Toplumdaki güzel kadın düşüncesine ayak uydurmak için zayıflamamalı ya da kendinizi sevdiğiniz, beğendiğiniz şarkılardan, giyim ürünlerinden, ojelerden ya da dudak parlatıcılardan mahrum bırakmamalısınız.
5. Birinin Sizi Onaylamasını Beklemeyin
Türkiye’de bir kadın olarak yaşayabilmek için yaptığınız her davranış, söylediğiniz her cümle ve gerçekleştirdiğiniz her başarıdan sonra karşınızda sizi onaylayacak birinin olmasını beklememelisiniz. Birinin sizi onaylamasını beklemek için kendi hayatınıza dair kararlar almamalısınız. Hayatınızda yapmış olduğunuz tüm doğrulardan, iyiliklerden, yanlışlardan ve kötülüklerden sorumlu olacak kişi sizsiniz. Alacağınız ödülleri, elde edeceğiniz başarıları siz kucaklayacaksınız.
Beğenilme endişesine kapılarak bir hayat sürmek, kendinize ait bir hayata sahip olmanızı engeller. Ne yazık ki bu endişe, çok küçük yaşlardan itibaren kadınlara öğretilmektedir. “Erkeğin sevgisi midesinden geçer” derken, beğenilmenin güzel yemek yapmaktan öğretilmesi, “Kadın dediğin her zaman için bakımlı olur” derken beğenilmenin bakımlı olmaktan ibaret olduğunun öğretilmesi gibi…
Siz kendinizi beğeniyor musunuz? Siz kendinizle gurur duyuyor musunuz? Beğenmediğiniz yönlere rağmen kendinizi seviyor musunuz? Kendini seven, kendine güvenen, kendiyle barışık olan ve gurur duyan, maddi ve manevi olarak ayaklarının üzerinde durmaya çalışan hiçbir kadın, beğenilme arzusu içerisinde olmaz. Çünkü bir kadın olmaktan da öte bir insan kendini seviyor, kendine güveniyor, gurur duyuyor ve tüm kötü, beğenilmeyen ve yanlış yönlerine rağmen kendini kucaklayabiliyor ise bir başkasının onu beğenmesini beklemez.
Özetle…
- Türkiye’de bir kadın olarak yaşayabilmek istiyorsanız;
- Kendinizi sevin!
- Kendinize güvenin!
- Kimsenin sizi sevmesini, beğenmesini, arzulamasını beklemeyin!
- Her şeye rağmen terk etmeyi, her şeye rağmen “Hayır!” demeyi öğrenin!
- Kadın olmayı sevin ve kadın olmakla gurur duyun!
- Kadınlığın bir eksiklik olmadığını, aksine fazlalık olduğunu bilin!
- Yapılan tüm eleştiriler karşısında dikkatli olun fakat hayatınızdaki seçimleri sadece kendiniz için verin!
- Kendinizi korumayı öğrenin!
- Gücünüzün farkına varın!