Hayatımızda her zaman her şey yolunda gitmiyor ve bu yolunda gitmeyen şeyler, ruhumuzda tahribatlara neden olabiliyor. Son 4 sene içerisinde yaşadıklarım sonucunda bu yıl, kendimde psikolojik olarak bir problemin meydana geldiğini fark etmemi sağladı. Böylelikle henüz 20’li yaşlarımın yarısındayken “yaygın anksiyete/kuruntu bozukluğu” ile tanıştım.
Çevrenizdeki her 100 kişiden en az 6’sı bunu yaşıyor.
Belki beni tanımıyorsunuz fakat onlardan biri de benim…
Genel bir tanım ile açıklamamız gerekir ise sürekli olarak yaşamlarında endişe ve kaygı duyan kişilerin yaşadığı problem olduğunu söyleyebiliriz. Lakin durum pek de öyle değil. Endişe ve kaygı elbette yaşamamızın bir parçası lakin yaygın anksiyete bozukluğu yaşayan kişiler de bu durum biraz daha farklı şekilde gerçekleşiyor. Bireyin öncelikle günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyecek bir olay ya da durumla karşılaşması gerekiyor. Karşılaşılan bu durum sonucunda da ip sarmalı gibi yaşanıyor her şey.
Koca Bir Günü Mahvedebilir
Yaşanılan bir olumsuz durum, koca bir günün mahvolmasına neden olabiliyor. “Neden öyle yaptı? Acaba bunu derken ne demek istedi? Gerçekten bana değer veriyor mu? Şimdi nerede acaba? Kaçta dönecek? Ya öyle olmazsa? Sanırım en kötüsü başıma geldi yine!” gibi pek çok cümle dökülür ağızdan. Yaşanan bir kötülük, en kötü şeylerin düşünülmesine neden olur. Yaşanılan olayın üzerine defalarca düşünülür, her adım ve söz en ince ayrıntısına kadar incelenir. Mimikler, ses tonu, hareketler defalarca zihinde oynatılır. Her şeye rağmen, iyi bir olasılığın olmadığı kanısına varılır.
Her Şey Kontrol Dışıdır
Her şey onun kontrolü dışında gerçekleşmiştir. Engel olamamıştır, geriye dönme imkanı yoktur ve yaşanılan olay sonucunda da hiçbir iyi olasılık bulunmamaktadır. İşte bu durum kaygıyı ve endişeyi arttırmaktadır. Sanki her şeyi mahvetmiş gibi bir hisse kapılıyor insan o zamanlarda. Yaşadığım için kendimden biliyorum.
“Bu kadar ince düşünme, incinirsin” lafının gerçekleştiği tek bozukluk, yaygın anksiyete olabilir.
Eğer kendinizde farkındalık yaratabilirseniz, bu durumun önüne geçebiliyorsunuz. Duyduğunuz kaygı ve endişeyi azaltmak adına, zihninizi başka aktiviteler ya da düşünceler ile doldurmaya çalışıyorsunuz. Bir de kendinize, “Her şey düşündüğüm gibi olmayabilir” diye telkin de bulunuyorsunuz tabii… Fakat ne yazık ki yaygın anksiyete bozukluğu (kısaca YAB) günlük yaşamınızın kontrolünüzden çıkmasına, ruh halinizin sürekli depresif olmasına neden oluyor.
Etkisi Çok Uzun Sürebiliyor
YAB, bazı zamanlarda çok etkili olabiliyor. Henüz kendimdeki etkisinin en fazla 3 ya da 4 gün sürdüğünü fark ettim. Lakin bu problemi yaşayan kişilerin bazılarında etkisinin 6 ay bile sürebildiği ifade ediliyor. Hemen hemen her gün, YAB etkisini gösterebiliyor. Genellikle insan ilişkileri, ailevi olaylar, sağlık, para ve iş gibi konularda yaşanan olaylar daha çok etki bırakıyor.
Hangi alana, ne kadar değer veriyorsanız, o kadar etkileniyorsunuz. Bu nedenle YAB yaşayan kişiler, değer verdikleri şeylere dikkat etmelidir.
Belirtileri Hemen Anlamak Mümkün Değil
Belirtileri anlamam yaklaşık olarak 1 yılımı aldı. Ne yazık ki YAB durumunun sizde olup olmadığını hemen anlayamıyorsunuz. Sanki bu durumun herkes tarafından yaşanabileceğine inanıyorsunuz. Toplumumuzda “aşırı evhamlı” olarak adlandırdığımız kişilerden biri haline geliyorsunuz önce. Her şey ama her şey hakkında endişe duyabiliyorsunuz. Duyduğunuz endişenin aşırı olduğunu anlıyorsunuz ama farkında olmuyorsunuz. Kendinizi sakinleştiremiyorsunuz.
Sürekli olarak yorgun hissetmek, dikkat seviyenizde azalma, en ufak seslerden irkilme, uykuya dalamamak ya da gece sık sık uyanmak ilk belirtileri oluyor. Bununla birlikte baş ağrısı, kas ağrısı, yutkunma güçlüğü, titreme, terleme, tahammülsüz olma, mide bulantısı, sersem gibi hissetme ya da ani olarak sıcak/soğuk basması gibi fiziksel belirtiler de gerçekleşebiliyor.
Asıl Sorun Çocuklukta Başlıyor
Fazlası ile yorucu, zor bir erişkinlik çağı geçirmişseniz, bu rahatsızlığa sahip olma oranınız yüzde 70 seviyesine çıkıyor. Çünkü YAB, çok sinsi bir bozukluk. Kendisini yavaş yavaş gösteriyor. Yaş aldıkça ilerliyor. Çocukluk döneminden itibaren başlayabiliyor ve asıl etkisini 20’li yaşlarda gösteriyor. Kalıtsal da olabiliyor lakin erken yaşlarda yaşanan travmalar nedeniyle bu bozukluk görülüyor.
Farkındalık Yarat
YAB etkisi altında kaldığımı fark ettiğim zamanlarda kendim için bir farkındalık yarattım. Öncelik, yaşadığınız endişenin ve kaygının aşırı olduğunu kabullenmeniz olmalı. Fazla endişe ya da kaygı duyduğunuz konuda kendinize içsel telkinler yapmalısınız. “Düşündüğüm gibi değil.” ya da “Aşırı düşünüyorum, başka bir aktivite yapmalıyım” diyebilirsiniz mesela. Zihninizi rahatlatacak ve sizi o an duyduğunuz endişeden uzaklaştıracak aktiviteler yapmalısınız. Örneğin, resim çizebilirsiniz. Kitap okumayı ya da ev temizliği yapabilirsiniz.
Biliyorum, tüm bunlar bazen imkansız hale gelebiliyor ama kendinizi alıştırmalısınız. Defalarca kez elime kitap alıp okumayı denedim, yapamadım. Zihnimi bir türlü toparlamam mümkün olmadı fakat yılmadım. Her cümleyi anlayana kadar tekrar tekrar okumayı tercih ettim.
Pes etmeyin. Deneyin. Bu durumdan kurtulmanın en iyi yolu mücadele etmek çünkü. Mücadele etmezseniz, hapsolursunuz.