Yaşadığımız herhangi bir sorunda bizlere verilen en büyük tavsiye şudur; “Canım, zaman her şeyin ilacıdır. Zamana bırak. Her şey zaten olacağına varır.”
Yaşanan her olay, ilk yaşandığı an, henüz tazeyken, canımızı fazlasıyla acıtır. Nasıl ki elimiz ilk kesildiğinde acısı daha fazla ise, manevi bir yara aldığımızda da canımız çok yanar. Zamanla, elimizdeki kesik iyileşmeye başlar. Yaramız, kabuk bağlar. Manevi açıdan bizleri kırıp döken, inciten olayda da bu geçerlidir. Zamanla, alışırız.
Biraz olsun beklemek, problem yaşadığımız yer ya da insan ile aramıza mesafe koymak, kendi kabuğumuza çekilmek bizlere iyi gelebilir. Fakat, zaman her şeye ne yazık ki çözüm değildir. Araya konulan mesafe, bekleme moduna geçme ya da kendi kabuğumuza dönme, bizleri daha da kötü etkileyebilir.
Her Şeyin Fazlası Zarardır, Zamanın Bile!
Fazla şeker tüketmek kilo aldırır. Fazla spor yapmak kasların erimesine ve dolayısıyla halsiz kalınmasına neden olur. Fazla düşünmek, beynimizi ve zihnimizi yorar. Fazla uyumak, daha yorgun hissetmemize neden olur. Fazla yakınlık, çabuk ıraklık getirir. Yani her şeyin fazlasını yaşamak zararlıdır. Fazla zaman tanımak, hayattan soğutacaktır.
“Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?” – Oğuz Atay
Zamanın da doğrusu yaşanıyor ise güzeldir. Bir insanı doğru zamanda terk etmek ya da hayatınıza almak, bir kararı doğru zamanda vermek ya da vazgeçmek, doğru zamanda bir yere gitmek ya da dönmek gerekir. Her şey için doğru an, doğru mekan, doğru yer ve zaman önemlidir. Gerisi, teferruattır.
Zaman Sadece Acının Şiddetini Azaltır
Zaman içerisinde acımızın şiddetinin azaldığını anlarız. Bu nedenle herkes, “Zamanla geçer” ya da “Zamanla unutursun” der. Fakat geçmez ya da unutulmaz. Zamanla bir şeylerin geçtiği ya da unutulduğu tek şey, fiziksel yaralardır. Manevi yaraların hiçbiri zamanla geçmeyecektir. Üstünü kapatmak, bir işe yaramayacaktır.
Hatırlamamak ve unutmak arasında ince bir çizgi vardır. Birincisi, kimse hiçbir şeyi unutmamaktadır ve ikincisi unutmak aslında hatırlamayı kesmektir. Bir şeyi unutmak istediğimizde sadece hatırlamak istemeyiz. Hatırlamadıkça da unuttuğumuzu sanırız. Bu, zihnimizin bizlere karşı oynadığı en güzel oyunlardan biridir belki de.
Zaman Sadece Acıyı Olgunlaştırır
Aldığımız yaralar ve yaşadığımız problemler, zaman içerisinde olgunlaşmamızı sağlar. Bir daha aynı acıya ya da üzüntüye, aynı şiddet ile üzülmeyiz. Örneğin, bir sevgilimiz bizi aldattığında ilk aldatıldığımız zaman gibi içimiz yanmaz. Yaş aldıkça ve acı sayısı arttıkça, üzüldüğümüz olayların şiddeti de değişir. Bu nedenle zaman olgunlaştırır, acıyı hafifletmez.
Olgunlaştıkça nelere üzülmemiz ya da hangi acıyı tercih etmemiz gerektiğini anlarız. Herkes, kendi acısını tercih etmekte özgürdür. Kimi ne kadar çok sever, ne kadar çok beklentiye girer, ne kadar çok heves ve arzu duyarsanız o kadar çok üzülürsünüz. Çünkü acı, tüm pozitif duygular ile her zaman için doğru orantılıdır.